ölüme gider gibi git buradan
bensiz nefes almasın yüreğin
yine de bir umuttur yaşatan insanı
kapıları kilitli evler gibi bekleyeceğim seni
sen hiç benim kadar susadın mı
dilin damağın kurudu mu aşk yüzünden
yüreğini yaktı mı hasretlik ta derinden
cız etti mi hiç ciğerlerin acı çektirirken
kelimelerin gözyaşlarında ıslandı mı ellerin
bir yağmur öncesiydi
çöl gibi susamıştı yüreğim
kumdan bir denizde
ne vakit belirseydi hayalin
su, can ve kan diye
varlığına koşardı yüreğim
saatler vardır geçmek nedir bilmez
güneş göğün kim bilir neresinde çakılı kalmıştır
sabah olmayacak diye öter gece kuşları
buz gibidir yalnızlığın hücresi
duvarlarından gözyaşı damlar sanki
öylesine nemlidir taşların yüreği
Paris'te Hıristiyan
Telaviv'de Yahudi çocuklar
katledilseydi nükleer bombalarla
şimdiye çoktan kalkmıştı uçaklar
katilin başına düşmüştü bombalar
ah şu Müslümanlar
yanlış adrese gönderilmiş mektuplar gibiyiz
zarfın içinde mahkum kalacak gözyaşlarımız
ruhunu ölüm meleğine teslim etmiş biri
topraklar altında nasıl çırpınırsa
ve nasıl sesini kimselere duyuramazsa
öylesine ve acımasızca kifayetsiz kalacak hislerimiz
isa’yı bir kadına âşık sanır âlem
oysa o kristal kadehteki zehre dokunmaz
içmeden sarhoş olur o kadar
isa aşkı bin şiirde yazar
ama sadece bir kadında yaşar
intiharın en fecisi kimi zaman birini sevmektir
adanmaktır, aldanmaktır
ölüme gider gibi ardı sıra yürümektir
bir girdaba dalar gibi gözlerinin içine dalmaktır
uyandığında kalbinin söküldüğünü anlamaktır
güneşin ötesinde kaldı düşlerim
ah Vera
zamanın tükendiği yerdeyim
hayallerim bir aysberge takılır
gömülürüm “titanik”ler gibi
nefessiz kalır yüreğim
insanların unuttuğu bir aşktı bizimkisi
sen de unuttun sonunda
bir ben kaldım çöl yorgunu
düş kuzgunu gecelerde sabahlayan
bir ben kaldım uçurum kenarlarının aşk bekçisi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!