hastasıyım gözlerinin
son bir kez bak
bak da öleyim
sensizim
yaprakları dökülüyor ömrümün
o da beni düşünür mü ıssız gecelerde
mahkum mudur tutsak duvarlar arasında
seslense yankılanır mı sesi
seslensem anlar mı özlediğimi
bıraksalar gelir mi
bıraksam kalbimi ona gider mi
çirkin kralların tahtıyla evleniyor güzel kadınlar
güzellikle çirkinliğin hikayesi değildir bu anlatılanlar
ne çirkinlik intikamını almıştır güzellikten
ne de güzellik aşağıya düşmüştür çirkinlikten
rüya’…
üşüyen biri var kalbinde
yaprakları dökülüyor mevsimin
bir dost adım adım gidiyor
gözler damla damla kanıyor
bir gün ki, güneş donacak kadar güzel
gökyüzü masmavi bulutsuz ve pürüzsüz
bir adamın hikayesi işte böyle bir günde başladı
şehrin kapıları o adam için açılmıştı
uzaktan gelmiş bir yol yorgunu
şehrin girişinde birkaç adam gördü
hayat hep böyle midir
gülücüklerle mi içirir gözyaşlarını
yoksa kedersiz mutluluktan tadan hiç olmuş mudur
hayat hep böyle midir
kan kasesiyle mi tattırır zaferleri
bugün yokluğun içime dert oluyor
hayalini karşıma alıp konuşsam diyorum
bugün saatler çalışmıyor
ah bir geçmişe dönebilsem diyorum
bir okyanus ötesinde
sana dair çarparken yüreğim
sadece hayaline bakarak
içten içe kanayarak
canu tenden geçerek
ve ağlayarak
hayal tuvalinde kaldı gözleri
çölde yalın ayak yürüyen yağmurlar gibi
içine ateş düşmüş bir yürekle
resmin kayıp parçasına baktı
ve öyle bir ah etti ki
sonsuz ve ebedi
mahmur gözlerinden dökülürken yaşlar
içimden bir şeyler senle eksilir gider
her saniye aldığım tüm o kanlı nefesler
ruhumun derinlerinden ateşten bir nehir gibi geçer




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!