meğer biz sevilmeyi beklemişiz
karanlık vadilerde serin sular aramışız nafile
koyu mavi düşlerde geçirmişiz onca yılı
gökte yükselen koca gök kuşağını
yağmaya hazırlanan renkleri gözlemişiz
bilinmeyen bir yerdeyim
bedenim kadar eski
yaşım kadar yeni
bu alemde
yolcuyum
kal desem
bir belki düşer dudaklarından
bir zamanlar gitmiştin hani
geri kalanlarından bir bölümü de gitmişti
son gidişinle tüm zahiri algılarım
o zaman gitmişti belki de
eski bir verandanın solgun asma yapraklarına takılıyor gözlerin
içli seslenişleri burada bırakmışlar
hepsini bavuluna sığdırıyorsun
köhne patikaları aştığında
kızılı kaybolmuş akşamlardasın
tam burada ağıtlar yakılmış eski bir zamandan
gökte yeterince yıldız var oysa
güneş ve ay pervane oysa
sakın
anlatma
yıldızların önünde eğildiğini
hayaller kuruyorum
iyi geceler kızım
iyi geceler yavrum demeni bekleyerek
seninle konuşmak istiyorum
sana doyasıya sarılıp doyasıya öpüp
tatlı bahar ziyasıyla tomurcuklar patlıyor
karşıki elma ağacının dallarında
renk renk
desen desen
allı morlu
mis kokulu
ey onca uzak yerlerden sesimi duymayan
sen beni aklına neden getirmiyorsun
getirdin mi yoksa
ben kadar
ben seni
seni bekleyişlerimden tanırım
ayın geceye karışma öncesinde
hayalin gerçeğe, gerçeğin düşe geçişinde
yüreğime taktığın ters kelepçelerle
bak şimdi göz gözeyiz
Size geçmişte yaşanmış bir olayı alıntı yapacağım.
Yıllar önce, vefatından önce Elâzığ Akıl Hastanesi'nde yatan bir 'akıl hastası',
Allah'a yazdığı mektup ile 'akıllıyım' diyenlere ibretlik veren bir yalvarışı.
Elazığ Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi’nde tedavi gören ve 1965 yılında vefat eden bir delinin(!) Allah'a yazdığı mektup;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!