çözülüyor her şey
kum saati misali yavaşça eriyor düşler
kırkı çıkmamış bir bebeğin
dudağının kenarından akan gülücük gibi
bir kelebek gibi
üç gün üç gece
nice zaman var ki
simli aynalarda uykular bölünüyor leyla
gecenin son vaktine onlarca efkar yağıyor
adanmış özlemler kör kuyulara gizlenmiş leyla
sahralara savrulan ayrılıklar zehir
sabah ve soğuk
ölü bir şafak örtmüş üstümü
bütün kör duygularım uyanık
henüz söylenmemiş şeyler ezberimde
hayallerime en olmayacak tohumlar ekiliyor ölüm adına
akşamdan bir akşama
mahyalar kurulsun gönüllerimize
hücrelerini aydınlatsın ışıklar bir bir
beyaz karanfillerimiz kaldırsın yüzlerini
rayihalar karışsın fecirlere
kalbim
çıkmadan yerinden
bir çocuk fırlıyor içinden
başlıyor zamanın saat kulesine tırmanmaya
dünyanın sıfır derece meridyeni titriyor sanki
önce batıdan çekiliyor bir yana
hareketsiz ve sessiz bütün hastane
karanlık tarafından yutulmuştu sanki
zaman tarafından yutulmak gibi bir şey
sonsuzmuş gibi görünen.
etrafı hayaletler sarmış,
vaktin geçişinin de bir anlamlı olmalı
yoksa o parçalar arasında
anlamsız bir sele kapılıp sürükleniriz
hatırlıyor musun
şehrin en verimli toprağına ektiğimiz gözyaşlarını
birden bine kadar bir iki, üç beş diye sayarak
sayısız vakitlere binerek giden
gökten düşen yıldızların vuslat yolculuğunu
hatırlıyor musun hiç
hani gecede ve gündüzde
hani gençte ve yaşlıda
hani iyide ve kötüde gelir de gelir ya…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!