Dünya denen büyük hapishanenin,
İmansız, insafsız, kibirli gardiyanları,
Sevgiliyi görüp, son kez bakmam için,
Görüş günüme neden izin vermediniz?
Sizlerinde sonu benim gibi dört duvar.
Kays, Leylam diyerek, yollarına düştü,
Leyla'nın sevgisi Kays'ın gönlüne düştü.
Mecnun oldu, aklını yitirdi aşka düştü.
Aşkın çilesini vardı, çekmek Leyla'ya düştü.
Eflatuni bir rengi vardı, güneş görmemiş kalbimin.
Sevgilinin sitem dolu sözleri vardı uykularımı bölen.
Gecelerin mahremiyetini gündüzlere taşımıştı gözleri.
Şimdi anlaşılabilmek için ortaya çıkmanın tam zamanıydı.
Kalpte kalanlar, hep bu eflatuni geceleri bekler uyumazdı.
Masum düşüncelerde
Tilki arayanlar gördüm
Meramımı anlatayım dedim
Karga güzel kuştur dediler
Yanlız gerçeklere sarıldım
Ben senin cümlene,
Öğe olamamış,
Kelimeler gibiyim.
Cümlendeyim ama,
Senin için bir hiçim.
Ne seni tamlayanın,
Eskiden aşklar bir başkaydı,
Sevgilinin bir tebessümü için,
Teneffüs saatleri beklenirdi.
Şimdi ki aşkları kıskandıracak,
Platonik aşklarımız vardı bizim.
Sevenler hiç kavuşamazdı.
Eskiden evlerimiz cıvıl cıvıldı.
Sevimli yaramaz çocukların,
Seslerini, sobada kaynayan,
Güğümün ince sesi keserdi.
İnekler sütüm yok demezdi.
Düşler ülkesinde avare gezen yanım,
Kurduğu hayallerde tutsak kalanım,
Kimseye anlatmadan bitecek ömrün,
Kimse seni dinlemeden sona erecek.
Uzak yıldızlardan kement yap boynuna,
Hiç bir şey bizim değil ki!
Emanetin montajıyız biz.
En yeni mobilyalar atılır bir gün!
Güzellik mi?
Sadece makyaj.
Ruhlar aslına döner bir gün...
Kemiksiz, omurgasız bir duruştan,
Asaletin tastiki beklenir mi?
Başsız, hudutsuz beyinlerde,
Sadakatin esamesi okunur mu?
Görünmeyen ölçüsüz kumaştan,
Bir gönüle elbise dikilir mi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!