Kemiksiz, omurgasız bir duruştan,
Asaletin tastiki beklenir mi?
Başsız, hudutsuz beyinlerde,
Sadakatin esamesi okunur mu?
Görünmeyen ölçüsüz kumaştan,
Bir gönüle elbise dikilir mi?
Kanadım kırılmadan,
Hayaline dalmadan,
Gözünden yaş olup,
Düşerim şimdi.
Aklına takılmadan,
Kanmazdım şekerli şerbet ile tatmasaydım hayatı.
Doymazdım, belki de suyundan içseydim sadece!
Elden avuçtan kalanı, sararıp solduran acaba ne?
Üzerimden geçen, beni ezen kurulu bir zaman mı?
Nefes almak mı, hiç düşünmeden vermek mi zor?
Bir gün uçacaksın güvercinim,
Alıp başını gideceksin.
Martılarla kanat çırpacaksın.
Dostlarına benden bahset.
Birlikte kanat çırptığımız günlerden,
Bizi kıskanan gül ile bülbülden.
Sevilince,
Seviyorum diye,
Gülümse.
Duyunca,
Dinliyorum diye,
Gönlüme yetiştirdiğim,
Gülün rengi kırmızıydı.
Büyüttüğüm sevgimi,
Görünce, kurutamadım.
Gözümden akan yaşlara,
Güzel kanatlı kelebek,
Benim mevsimlerimin,
Hazanlarını beklerken,
Kısa ömrün son bulacak.
Çiçeklerimin güzellerine,
Sırça köşklerde dolaşma a be gönlüm.
Fakir sofrasına otur da yürekli ol.
Saltanat dediğin bir ömürlük bir gün,
Hakikat denen dosta bağlan da mutlu ol.
Kimi sevinçle,
Vaktini bekler.
Kimisi telaşlı,
Bir bulut bekler.
Kimi korkudan,
Uzadıkça uzar.
Tanımadığın bilmediğin kişinin gömleğini dikme.
Belki de sana geniş gelen gömlek ona dardır.
Tanısan da ben onun herşeyini biliyorum deme.
İçinde senin dahi bilmediğin ne çevherler vardır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!