Ne zaman, birazcık üşüsem,
Kardelenler geliyor aklıma
Açıyorlar karlarda çiçeklerini
Hiç yılmadan, hiç sormadan.
Ne zaman biraz hüzünlensem,
Ararsan beni eğer
Bugün 17 ağustos
Yıktığın gönlümün
Enkazı altındayım.
Sen beni burda unut!
Hiç unutmayanın,
Dağlar, taşlar, güller ağlarken,
Ben olup biteni seyre dalmışım
Aşk-ı Narına hazır Pervaneler gibi,
Yanıp kendimi hiç edememişim
İçimde yanan ateşle yavaş yavaş
Mum gibi eriyip kendimi bitirmişim
Dağlar, taşlar, güller ağlarken,
Ben olup biteni seyre dalmışım
Aşk-ı Narına hazır Pervaneler gibi,
Yanıp kendimi hiç edememişim
İçimde yanan ateşle yavaş yavaş
Mum gibi eriyip kendimi bitirmişim
Çiçek çiçek dolaşan, arının bal koyduğu yermiş kovan.
Tırtılın girdiği, kelebek olarak çıktığı, ipekten evmiş koza.
İnsan için arıdan, tırtıldan hisse alınacak yermiş Dünya.
Diyorlar ki, acı çekmeyen olgunlaşamaz
Güneşte çok kalanlardan hisse al gönlüm
Vakitlice kopanlarda çürüme görülmez!
Diyorlar ki, Dünyanın dertleri hiç bitmez
Dünyadan geçenlerden hisse al gönlüm
Her şeyin bir ağırlığı vardır!
Kimisi yumuşak pamukla bir!
Kimisi sert demirle bir tartılır!
Ağır olanı hafif olana tercih eden,
Demirin başına ne getireceğini
Hırsından hesap edemez!
Seni çok seviyorum diyordun,
Dön, gel şu eserine bir bak!
Aşkın derdini, bana bıraktın,
Sefasını çok sürdün, artık sende yan.
İşitmek istemiyorum senden,
Dikenler de bizde güllerde
Sen yeter ki bir yürürüz de
Dikeni görmez olur gönül.
Sarılmak sarmak elimizde
Sen yeter ki sarılmayı iste,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!