Taa eskiden kurmuşlar ünsiyeti.
İşte size semaverle demliğin düeti:
Semaver sessiz sessiz,
İçten içe inler.
Demlik sükûn dağında,
Yürekler bulgur bulgur elenir sevdan ile.
Hisarlarında heybet ne söylense nafile.
Erguvanlar şehrisin renklerde gelen dile.
Harflerin cümbüşünde senin adın İstanbul.
Çarkçılı'da Alakoyak Bozkoyak.
Köy bozuldu şehirlide çok ayak.
Sular kirli yıkanmıyor el ayak.
Ahir zaman demleri mi bu demler.
Kargıpınar kargıları yok oldu.
umudun rengi solmuş.
mimoza dalında
hüzün şarkısı söylüyor kuş.
yollar yokuş,yollar çakır dikeni.
kaf dağında bir güzel ağlıyormuş.
İstavrit kokulu bir Konstantinepolis sabahı.
Mahzenlerde şaraplarla terlerken,
Tevrat,Zebur, İncil.
İstavrozlara zebun Bizans'ın,
Altınları çil çil.
Surlar sefil mi sefil.
İstanbul, içimdeki telde inleyen sessin.
Öyle tutkunum sana, şu sinemde nefessin.
Bazen keman sesinde, bazen utda inlersin.
Boğazınla serinlik, hisarınla efesin.
Kadim günlerden kalan, eskimeyen güzelsin.
iğfal edilmiş kentin sokakları,
kirletirken yağmurları.
üç beş nöbetinden dönüyor bir er oğlu er.
olsa da adı literatürlerde nefer.
o bir abide,
hayalinde güzel günler.
Cerenler,
Çayda çıra oynarken sıra sıra.
Hazar'da şiir demlenir.
Ve yudumlanır şiir,
Hazar akşamlarında.
Gönüller, kah şenlenir, kah hüzünlenir.
Üşür sarı yapraklar vuslatın yollarında.
Titrer yüreğim hasretin kırılgan dallarında.
Açar hüzün çiçeği hazanın kollarında..
Boynu bükük beklerim eylül akşamlarında.
Hüznün rengi dalları bir garip hâle salar.
Zaman hüznü emziren geçkin bir anne.
Dökülür saçları yaprak yaprak,
Takvim yaprakları üşür.
Yüreklerde hüzün büyür.
Tasviridir hüznün,
Eylülün ayak sesleri,güzün cilvesi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!