Sırtımda hüzün karanlıkları
Bilinmezin aşkında yanan gözlerim
Bir balta olmuş sallarım hüzünleri
Bin yıldızlı cihana doğarım da
Yakarım âlemin tüm ölümlerini
Hürriyetin mermisi asıldı ruhumun kandiline
Yine hezeyan ağlayışlar yine zindan ninnileri
Vurdu pencereme anasını sattığımın gölgeleri
Prangasıyla koydu başını dar’a yetim gecemi
Gel, gir koynuma haydi sarmadan gölgeler penceremi
içiyorum bu gece kerbelayı
az Ali
az ninem Döneyi
biraz ölümü içtim
azıcık da azraili
bu gece ayrı bir içki var
Eskilerden çok eskilerdensin
Divanlardan kalma
Derisi kazınık bir seyyah rüyası ardı
Yırtık bir saz ezgisi gibisin
Sen şairin şiiri, gazelsin
tabuttan gayrısana gel etme girme canım
hak yolunda beden ile riyaya girme canım
hünkar isen bu aleme gel kibre girme canım
altın yolunda tunç ile sahteye girme canım
Yalnızlığın hünkârı fetheder geceleri
Mahrut’un üç günlük imanı gibi
Yaşamsızlığın koynunda doğumun ilk gecesi
Çakılır gökyüzüne küfrün dişi sevgilisi
Ne bileyim ağlamalıydım
Ondan mı acaba şimdi ben
Ağlamaklıyım
Öyle ya, öyle!
Bazen bir deniz dalgalanır
Hangi rüyada gebe kaldın bir çocuğa
Çığlık atarken sessizce
Gölgesini öldüren şair
Aşkın adını mı yazdın kağıda
O kağıt ki
bir gül aldım elime
almamışım meğer
sonra kızıl mehtabın sersem tavşanına takıldım
takılmamışım meğer
Bir tek sen ateşten doğdun
tüm sular düşmanken ateşe
Ey gözyaşı
İçimizdeki yangın gebe
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!