Karıncalar
Rüyalara hayal taşıyan
Güneşe sevdayı yükleyen
Karıncalar
Gözlerinde ikindi mehtabı
Ayaklarında güneşin tozları
Sessizlik sahadan yavaş yavaş geçti
Yahuda misali sinsilik içinde
Her bıraktığı iz yeni bir lelekeyi,
Büyüttü sahada serseri gün ile
Gelecek adımlar, dolanbaçlı yolda
Telefon zırlıyor
Haber var yakınlardan
Kağıt parçası işlenmiş bir çini
Selam var yakınlardan
Kapının rengi kaçmış
Allah’ın hünkârları mı yoksa
İnsanın padişahları mı bunlar
Diye kaç defa sormalıyım tabutumun yanında doğacak çiçeğe
Ama gül, gül sağır
Ama gül bacaksız bir müptela gibi nefes alırken penceremde
Ben ona kaç kez soracağım ölümümden berisine
Okşasam tenimi
Ben sadece ben her yanımda kendi elim
Her hatıra ben, her saniye de ben doğup ben kahkaha atsam
Bütün sarhoşlar ben olsam
Bütün caniler ben
Külahımda serçe var ister başını koparın
İster kanatlarını, o yine uçar
O yine kahkaha atar.
SIR
Bu bir sır
Kapını açınca ruhuna yansır
Pencerenden koynuna girer gözyaşını akıtır
Cenaze arabasına yaslanan bir omuz, omuza değen bir ruh tanışır
Rum’u kalemimden söken tarih
Agop’ta kaldı yüreğimin içli mısraları
Az az hadi derdi bana, hadi camiye
Cuma vakti gelince, hadi git ibadete
En son duyduğum O’sun sen de
Flütle çocuk doğursam gecelere
Her bir yıldıza ninni çığırsam
Gri bir rüyadan siyahı sökerken
Bir kuzunun bebekle eğlendiği zamanda
Sazımın tellerine yaşamın melodisini diksem
Her gözü susturamam KORKUYORUM
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!