çıldırtan damlalar içinde gözlerin
ve binlerce yokluk çöl sabahlarında
bu ıslıklar bu alkışlar sana
Gecelerin Don-Kişot’u saldırdı sevaplara
Kuduz esirlik zincirleri
Vuruldu günahsız yıldızlara
Böyle olmamalıydı
Bu dua âminle bitmemeliydi
hiç, kebuter kanatlı bir hiç
renksiz duvaksız vaveylalar
ah u zarlar asuman renkli bir hiç
Kendi masalında ağlayan
Bir kelime olacak elbet
Elbet uç noktası sancı
Bir doğum yaşayacak
Küf tutmuş yüreğe ay çiçeği
Kabir perdesi oynayacak
Ve koşmak Afrika’ya
İç çığırtan bebeklerin koynuna
İpek dokuyup almak seni bağrıma
Ne hoş olsa gerek, bunu bilerek ölmek
İlk kez sapanla savaştım umutlarımla
her taşın ölüm çığlığı
Bir kalbi düşürdü ayaklarıma
Ve kanatsızlığım büyüdü sonbaharın koynunda
Mai bir mahi temaşa eyledi meylimi
Sagarı vur küffar esrar sardı gözlerimi
Kadimden beşere suhanlar vurdu demleri
Dem bu demdir bu fasıl ahkamla haydi kasıl
ve sonra
bu sözleri yazmak
ölmek gibi değil
tecavüz gibi zihnime
bin yavrulu anaya dönmek
durur küllerim çerçevelerde /...ölüm.../
ve bir yangın çıkar
düşer küllerim toprağa
avucuna dağılırım Mikail’in
savurur beni
poyrazıyla sokak aralarına
şarabın içinde yaşayan minnacıklar
bize hakikati sunarken
minnacıktan da minnacık
nefes almak niye
bin şiir yazıp bir güle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!