Sakın ha! yabana atma bu sözü
Vallahi, billahi peşindeyim ben
Yazı geç, görmedim baharı, güzü
Şu kutbun en azgın kışındayım ben...
Eriyip bitmedi bendeki tesir
Vazgeç artık ey yar, deli bağrıma
Yetti zulmün taşlarını attığın.
Hiçbir şey değil de, bir tek ağrıma
Gitti şu yay kaşlarını çattığın...
Artık yapılanlar çizmeyi aştı
Kendinize gelin, iftiracılar!
Tükendim sonunda, bak sabrım taştı
Haddinizi bilin, iftiracılar!
Çabuk devriliyor diktiğim benim
Onulmaz acısı yaktı bağrımı
Tadı yok, tuzu yok, bir içim dünya
Dindirmiyor hiç bir merhem ağrımı
Allah’ım bu dünya, ne biçim dünya...
Kimisine zehir, kimisine hoş
Aradan haftalar, aylar geçince
Arasan ne olur, aramasan ne
Artık kalp yarama bir merhem gibi
Yarasan ne olur, yaramasan ne...
Beraber mutluyduk çok yıllar önce
Sevinçler takside, dert otobüste,
Ömür konvoyumun başını çeker.
Kahır kamyonları hep peşim sıra
Sabır ocağımın taşını çeker...
Derman dolmuşunun patlak tekeri,
2 Nisan 2006 tarihinde kaybettiğimiz eniştemiz anısına...
Anlatılmaz öyle birkaç uyakta
Nisan ayı yasta, duygular kaçak
Bir çınar misâli dimdik ayakta
Yurdumun başkenti memleketimdir
Havası bir başka, suyu bir başka...
O benim geçmişten silüetimdir,
Tarihi bir başka, soyu bir başka...
Beynidir, şu büyük anadolunun
Sen sır vermesen de, senin sırrını
Sergileyen çıkar, hiç meraklanma! …
Senin yaşantını kaderden önce
Kurgulayan çıkar, hiç meraklanma! …
Kırarlar başarı çıkıntısını,
Engellemez bu kasırga, fırtına
Hortumdan bana ne, yelden bana ne
Binip gitmem asla kader sırtına
"Haydi" den bana ne, "gel" den bana ne...
Elimde mutlaka kalem olacak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!