Her gidişin bir ritmi vardır
Kimi kalbin ritmiyle gider
Can da gider
Kimi bahardır
Sonbaharla gider
Karıncalar ne zaman uyur
Bir başka gezegende var mıdır yaşam?
Taş neden taşken göklerden akar yağmur
Deniz yanmaz ya kibritler çaksam
İnsan bir gün neden unutulur
Neden güneş doğar
Gözlerine dalıp
Dönüp dönüp bakıp
Sarhoşluğa aldanıp
Usulca yıkılmak varken kaldırımlara
Umudumun bittiği o anda
Karışır gülüşün damarlarıma
Buralara derler yazının düzü
Parçaladı bizi o güzel yüzü
Al al yanakları gözü göğ gözlü
O benim meraklım o benim saklım
Tokaç vurur durur elbisesine
Bir masal var
Geçmiş zamanlardan
Hiç eşit olmadığımız
Bir eşitlik içinde
Yeşilırmak sel sel/ nedir ki derdin
Gidiyorsun el/ el hiç yok mu soran
Atıp sana güller / yâre gönderdim
Gül yüzünü yıkıp etme perişan
Etme perişan
Bu dert yüreğime girince
Bir fırtına vurdu bu sakin bedeni
Zaman bir güne bıraktı
Heyecansız yaşadığım sakince
Bir noktada kilitlenmiş bir ben
Sen de umurumda değilsin ey büyük düşünür
Ben söyleyemedikten sonra en basit şeyleri...
Gerçekler şiirlerdeki gibi nakışlı değil,
Bir dizelik şiir o belki,
Kafiyesi uymayınca atılan,
Sevmek böyle değildir,
Uçuşarak bir bir tükendiler
Acılar bölüşüldü zamanla
Sehpalarda sadece insandı
Ey cellât! Artık sen de anla
Tuttum içimdeki kini
Karadeniz’e verdim
Çalkalandı önce
Kudurmuş bir köpek gibi
Vurdu dalgalar sahile
Çığlık çığlık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!