Gülüşünde o ateşten dudaklar
Gönül kazanında sevda kaynatır
Sessiz bir şarkıdır Işıkkuşları
Dumansız şiirler yazdırır alev
Yakar alev alev, yandırır alev
Aşkı küllendirir kandırır alev
BEN SEVDALAR ÖLMEZ BİLİRDİM. ONU YAŞAMAYANLAR ÖLDÜRÜRMÜŞ MEĞER
'' Parlıyor uzakta bir mezar taşı
Gülüp eğleniyor kendi gönlünce
Soruyor bir adam rüzgara karşı
Sahibi kim gökyüzünün bu gece''
Geceler hep karanlık; ama, bu gece daha karanlık. Bir bahçede, bir başıma düşler içindeyim. Başımı çevirip karanlık ufuklara, mor derinliklere bakıyorum. Engin uzaklarda bir duvar gölgesi gibi uzayan dağlara bakıyorum. Yıldızlarda yitik... Hayaletlerin şölenlenip raksa başladığı ıpıssız bir gece... Türlü yaratıkların düşlerde can bulduğu netameli bir gece... Bense yalnızım, suskunum... Ve bir mezar taşı gibi sessizim.. Tan basımı gibi geceleri titrekleştirecek, bulutundan sıyrılmış güler yüzlü dolunayı bekliyorum.
yokluguna alismak ölüm gibi...
hergün biraz daha bitmek gibi-
ama ben ne ölüyorum..
nede yasiyorum..
bütün hücrelerimde sen varken..
can veremiyorum...
var mı böyle...
sevdaya dair binlerce söz varken yürekte..
söylemeden gitmeler..
Var mı böyle
suskun sözcükleri desteleyip üst üste
ADINI SÖYLEYEMEM
adını söyleyemem
adın yüreğimdir senin
yadını söyleyemem
yadın yadımdır benim
Dağlar dağladı beni’’ der kentliler kimileyin.
Kimi dağlamış ki dağlar, kentlilerin birbirlerini dağladığı gibi? ..
Ben görmedim.
Hiç göreniniz oldu mu?
Ne dağlar dağladı beni, ne ıssız dağ bucakları, derin vadileri…
Siz bir Hanım Ozan ile dostluk, gönül ya da sevi yoldaşlığı yaptınız mı? Onun dünyasını anlamak, paylaşmak istediniz mi hiç? Deneme öykümüz böyle bir serüvenin lirik anlatımıdır. Okumaya ne dersiniz?
Bir Hanım Ozan ile duygu ve sevi yoldaşlığı yapmak; gizemli kararlıklar ya da umut yeşertmeyen alacalı aydınlıklar içinde bilinmezlere yol almak gibidir.
Onun suskunluğu, derinliklerinde dizginsiz, yüzeyinde dingin akan bir ırmağa benzer. Oldukça ilgi çekicidir. Bu ırmağın albenisine kapılarak, bir kez derinliklerine daldınız mı hiç ummadığınız, usunuzdan bile geçmeyen bir sevi dünyasında bulursunuz kendinizi.
Hanım Ozan’ı dizelerinden sıcacık ve kendinde alıkoyan yaklaşımlarından anlamaksa, kişiyi büyüleyen duygular dünyasına taşıyarak, yanılgılar serüvenine sürükleyebilir kişiyi.
Onun duygu ve sevi dünyası çözümü zor, hatta olanaksız gizler ve bilmecelerle doludur. Bunları çözdüğünüzü, Ozanı anladığınızı sandığınızda, daha başka gizler ve bilmecelerle karşılaşırsınız. Ozan orada bitmek istemez sanki. Rahmetli Şevket Yücel Hoca “ İnsan karışık bir denklemdir. Çözüldüğünde biter.” Deyişince Ozan daha bir çoğalır.
Ozanın özge duygularını dizelerine yansıttığını düşünürsünüz; onun şiirlerini okurken. Okudukça dizeler arasında masmavi bir düş yolculuğuna çıkarsınız... Böylece: ilkin duygularınızı ve yüreğinizi kuşatır, sonra, bastırılmış, suskun sevilerinize ses vererek, duygusal anılarınıza yeniden, yeni bir ivme katar. Bir de kendinize döndüğünüzde duygusal düşler, özleyiş ve düşünceler sarmalında olduğunuz anlarsınız.
Kuşların söylediği
en güzel eylül şarkılarını dinlerken her sabah
bu gün kumrular neden suskun,
kırlangıçlar hani, nerede
yalın kılıç atlılar geçiyor sanki derinlerinden
yapraklarını boynuma kefen yaparak. hazan.
Kıdım kıdım sevilerle, yarışırken yüreğimiz
Kozasından ipeğini, anlayanı bulmak gerek
Siğim siğim örgülerle, açılırken gökçek sevda
Tutkuların sarnıcında, çıngılanıp yanmak gerek
KÖMEN
Gökkuşağı düşlerinle kanatlanıp uçmalısın
İsterim ki tutasın yedi gök mavisini
Zamanın gergefinde düğüm düğüm nakış nakış
Evren okyanusunda düşler perisi olmalısın
Masalca düş dünyanı ve masalca yaşamalısın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!