Gözlerin bir şehrin en güzel sokağı gibi, ne zaman dönsem oradayım."
Sana döktüğüm bütün dizeleri
En baştan siliyorum,
Ama tekrar nerede ağlayacağımı bilmiyorum.
Belki,
Gecenin ağır geçen hüznünde,
Belki de,
Kırık bir zaman diliminde,
üşümüş bir gülün kendini bıraktığı yerde
bir çocukluk hatırası buldum.
Ellerinde kanlı sakızlar,
dizlerinde mor lekeler...
Gülü bir sevgili gibi kabul ettim bu gece,
Kırmızı bir sır gibi açtı avuçlarımda,
Yalnızlığımın kokusunu emziriyordu yapraklarından,
Suskun, biraz mahzun, biraz da nazlı.
Gül konuşur bir ah ile,
Lâle susar derin bir hâl ile.
Aşkın dili vardır ama kelamsız,
Mecnun bilir, Leyla bilmez hâl ile.
Günce/m, tümce/m olmuştu;
ve aşk,
firar eden bir kelime gibi susuyordu.
Gurur imkansızı işaret etti, tecrübe riski fısıldadı, mantık manasızı haykırdı...
Ama kalp, hepsinin ötesinde bir çırpınışla, 'Bırak yıkılayım,' dedi,
Çünkü aşk, düşmekse eğer, yaralarımda bile bir güzellik bulurum.'
Ve belki de gerçek cesaret, kalbin sesini dinleyip,
Her düşüşü bir uçuş sanmaktır.
Kim bilir ...
Senin o "a"ların uzayan "harikaaaa"n,
Birden döküldü şiirimin üstüne…
Sıcak bir reçel gibi.
Şimdi bütün harfler,
(Evet, o sürgün edilmiş olanlar bile)
Bu sabah uyandım,
Bütün harfler, dökülmüş yapraklar gibi.
A harfi bir çocuk oldu,
B harfi bir bıçak,
K harfi kaldırımlarda
Sen gittin gideli, ne zaman bir şeye bağlansam
ya ipi kopuyor, ya pili bitiyor...
Bildiğin,
"Kırık bebekler ülkesi" oldu yüreğim...
Çünkü sen en sevdiğim oyuncaktın.
Ve kimse oyuncaklarını "toprağa vermeyi" öğrenemiyor...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!