Çürümüş bir ceset kalır bizden geriye.
Ay ışığının gölgesine bürünemediğimiz geceler.
Ah ile geçen bir ömür kalır bizden geriye.
Bir ikindi vakti sahil kenarında unuttuğumuz hayaller.
Heyhat diye feryat eyleme.
Mezarını yaşarken kendi kazar insan.
Taşırken hayatın tarifsiz sancılarını;
Bana bir şey söyleyin yaşamak için umut olsun adı.
Bir otobüsün arka koltuğundayım.
Ne yol biliyor nereye uzandığını, ne de yolcular nereye gittiğini.
Kelimelerin türemeden tüketildiği bir yerdeyiz.
En yüksek haykırışların, en uzun susmalarındayız şimdi.
Bir sebep lazım;
Sokaklarda adım adım yürümek için.
Şimdi bir sebep lazım;
Yaşamak, hayata tutunmak için.
Yeni güne kaybolmadan başlamak,
Ölümü gördüm İranlı küçücük bir çocuğun gözlerinde.
Altı, yedi yaşlarındaydı sanırım.
Hayır! Daha büyüktü yaşı; on bir, on iki.
O kadar çelimsiz ve zayıftı ki bedeni.
Ölümü gördüm İranlı küçücük bir çocuğun gözlerinde.
Bulutlar arasında kaybolan dağda,
Yanan her ateşte senin yüreğini buldum.
Denizler ortasında kaybolmaya yüz tutmuş,
Her dalgada senin gözlerin vardı.
Ellerimiz kirlendi, tepeden tırnağa suça battık.
İlk kez bu kadar uzun yürümüştük.
Yorgunduk, üşümüştük, çokça susamış.
Kaybettik beraber yola koyulduğumuz herkesi.
Yerden kalkmasa da başımız,
Kırıktı kalpler, kırgındı eller.
Biz ki; aynı tohumda filizlenmiş,
Üşüyordum yabancı yüzlerin kimliksiz koyuluğunda.
İnsanın sustuğu yerde kırılırmış umutlar.
Susmak ki sevene yapılan en haksız eylem.
Alışmak istemedim yasaklarla dolu şehrimde.
Yüreğim kimsenin içinde ısınsın istemedim.
Her susuşumda acıdım kendime.
Aşksız, sahipsiz; baktım üşümüş ellerime.
Çikolata kâğıdından çıkan bir şiirdi yalnızlığımı dindiren.
Kim bilir yabancı saydığım gözlerdi beklide,
Tenimi sarıp huzur veren;
Farklı çalmıştı telefonum.
Yabancıydı şu kalbimdeki sızı.
Anlam veremedim kendime.
Dudağımın kenarına asılıp duran şu tebessüme;
Tuhaf bir teslimiyetti gözlerinden yüreğime akan.
Kaçamak zamanlarda yıkmak tüm aykırı yasakları;
Ve yaşamak var seninle kuralsız, yasaksız.
Yağmur yağsın istedim bu sabah,
Yağmurlarla beraber sen düş diye toprağıma.
Ellerin yanımda olsun istedim,
Sarmalansın diye ellerimle.
Seni görmek istedim bu sabah,
Evet. Ordaydım, İzmir Bornova’da.
O küçük Kahve Diyarında.
Kahvemi yudumlayıp sensizliğe demlendim.
Köşede, en köşedeki masada,
Oturup uzun uzun seni bekledim.
Merdivenlerden inip gözlerini yüzüme çarpmanı;
Adını koyamadığın aşkımız,
Yükselttiğin çığlıkların içinde,
İntihar ediyor ger gün.
İşte avuçlarımıza düşüyor yarın,
Dünler ve bugünler.
Şimdi biz, hepsindeyiz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!