Gitmelisin: zamansız, habersiz, hoşça kal demeden.
Zaten tükettik tüm veda sözcüklerini.
Bu yağmurlu gecede gitmelisin.
Yağmura karışmalı, görülmemeli, duyulmamalı yaşlarım.
Aydınlanmadan gece ve dinmeden yağmurlar,
Terk etmelisin bu şehri.
Faili meçhul cinayetlerde katili olduk,
Birbirimizin ve hayallerimizin;
Ne sevmeyi becerebildik ne de vazgeçmeyi.
And içmiştik sanki acı çekmeye, çektirmeye.
Vurulduk yine gecenin en acımasız saatinde.
Yitirdik tüm gölgeleri.
Anımsıyor musun yağmur damlalarının
Çatıyı yalarken çıkardığı gürültüyü ve
Duvara çarpan rüzgârın ıslığını.
Kardan toplar yapar eritirdik
Yüreğimizi yaralı ellerimizde;
Gitmeyi beceremiyorsan deneyeceksin yaşamayı.
Kıvılcımlar çıkaracaksın alevinden.
Alevin harlanmazsa o zaman pes edersin.
Ettin mi de gitmeyi bileceksin.
Sen bana sensizliği sormadın hiç?
Hasretinin dilimi nasıl parçaladığını;
Geldin ve gittin hep.
Bilinmez yarınlarda yeniden doğdun.
Sen bana yalnızlığı sormadın hiç?
Silindi ezberimdeki yüzler.
İşte birbirine karıştı tüm tanımlar.
Zaman! Ah yetişemediğim vicdan azabım.
Zaman! Bu ne karışık bir zaman;
Gece çökünce başlıyor hüzün.
İyi- kötü bir dava bu.
Haklı haksız kimse yok.
Savaşmayı bilir savaşırız. Sorgulamadan:
Arkamızda bıraktığımız izleri Ve gelecekteki, etkilerini düşünmeden.
[ Çocuk: “ne zaman bitecek” diye sorar]
[Anne: “gelecek” der.]
Bazen öldürüp bu koca kentleri:
Avuçlarımızda biriktirdiğimiz yarınlarla gideriz.
Adlarımız kazınır ayaklarımızın bastığı her toprağa,
Avuçlarımızdaki yarınlar dökülür,
Gözlerimizin değdiği her pusuya;
Geceleri uyandırmayın güne.
Geceleri saklayın kimseler uyanmasın.
Geceler zehirdir genzimizi yakan.
Bir sinyatür tadıdır içtiğimiz çaylarda.
Bazen severdik, sonra bir baktık,
Gölgesiz sokaklardan geçiyorum.
Göz kırpımı hızında ilerliyor yaşam.
Düşsüz caddelere uzanan daracık yolları;
Gri, siyah evlerle yürüyorum.
Kapılar, pencereler, çoluk çocuk solgun yüzler.
Her zamanki bir akşamdı yine.
Ankara sokakları mahzun;
İçlerindeki yalnızlığa koşuşturuyordu insanlar.
Sokak satıcıları, dilenciler,
İçki şişelerinde tükenen son dem umutlar.
Hayaller süpürüyor sokakları bu suskun gecede.
En masum hallerini giyinerek çıkmışlardı sokağa.
Kim bilir beklide o sokak evleriydi.
Yakılmıştı, yıkılmıştı duvarları;
Koyu lacivert bir gökyüzüydü tavanları.
İki gece arasına sıkıştırdıkları yaşamlarında,
Oynuyorlardı saklambaç.
Ben yüzlerinden çok,
Hayallerine âşık oldum insanların.
Dokunmaktan çok mesafelerine;
Nerede imkânsız bir göz gördüysem,
Tuttum onu kendime tamamladım.
Ne zaman uzak birini sevsem;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!