bir tutam ölüm rengi mazeret serp
gözlerimde titreyen buz yeşili sevinçlere
göğünde salınan masmavi ümide ...
sensiz çıplak bu kasabanın
tuhaf bir teslimiyet
başsız gövde yada ölüm gibi sana susmak
gassal elinde meyyit misali
susup sen sadece sen olmak soğuyup taş kesilip de
adının baş harfini aldım
bahçede koca çınar gövdesinden yanıma
birde o hüzzam şarkıyı doladım dilime
terk ediyorum bu kenti ölürcesine...
elini tutsam
dünyanın öbür ucuna götürsem benimle gelir misin...
bu koca dağın zirvesinde ateş olup yansam
bir avuç kül olur benimle birlikte savrulur musun..
şair bir kaç mısra şiirle
güneşi batıdan doğduramazsın bilmez misin
ardı kıyamet...
kırık oltayla
hadi şimdi beni
bal damlası gözlerinin uçurumundan at
ha öldü ha öleceğim
sökülmekte canım tenimden lime lime
titriyor nefesim buz kesmiş cesedimin üzerinde
kalem kırık kelimeler dökülmüyor ak kağıdın böğrüne
kanattığın yara yürekten büyük
kan tükürüyorum...
bu kasaba virane şimdi
üzgünüm göksu kıyısında
yosun tutmuş kara taşlar gibi bu yüreğe
dağlar gibi bu koca sevdaya seni hapsettiğim
ham meyveyi koparmaktı belki de
günahım oldun kopardım
yorgun o taşralı martı
kanatlarının ucunda göksuyla sevişen ay ışığı
ardında kuzeyli bir avuç yıldız
güneyden klikyalı gök yüzüne pervasızca serilmiş
dudaklarımı dilimi kanatırcasına
sensizliğe edilmiş her sözcük bin küfür oluyor da
yokluğun ısırıyor en acıyan yanımı
kanatıyor canımı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!