Gönül denen o bilmece,
Uykusuz bırakır gece,
Dizdirir insana hece,
Şairlik bu mudur nedir?
Bu satırlar sana, ey vefalı yâr,
Gurbetten bir selam, sana mektup var.
İçinde hasretim, ahuzarım var,
Derdime bir derman, sana mektup var.
ALIN YAZIM..
(1. Kıta)
Sensizliğin yükü omuzlarımda
Hayalin canlanır anılarımda
Öyle bir yara açtın ki bu gönülde
Geçmiyor sensiz zaman, durdu sanki akmıyor
Güneş küsmüş ufkuma, penceremden bakmıyor
Yıldızlar şahit buna, sensiz ışık yakmıyor
Yokluğunda gül gibi, yaprak döker solarım
Kalbim öksüz bil sensiz, şarkılarım hep yarım
Dostum, o türküler yok artık dillerde,
rüzgâr yiğitlik taşımaz oldu bu yellerde.
Toz taşır, is taşır, bir de ağır bir suskunluk,
duyduğun, ozanın nefesi değil,
Kaldırım taşları eskimiş bu şehrin,
her birinde bir başka mevsimin izi.
Güneşin yorgunluğu sinmiş asfalta,
rüzgar, denizin tuzlu öyküsünü taşıyor.
Ben, bu kentin omuzlarında taşıdığım bir yalnızlığım,
Seine kıyısında yankılanan eski bir şarkı,
köprülerinde sabaha kadar sızlayan ayak iziyim.
Bir kadın gidişi gibi kokar Paris,
SELÂM..17 kıta)
Gönülden taşanı, bir dilek bilsin,
Her köye her ile, hep SELÂM olsun.
Samimiyetle gelip, yüzüne gülsün,
Tüm dost bildiğime, de SELÂM olsun.
Selam Olsun...
Güneş doğar, ufuklardan,
Nur indirir, o şafaktan,
Ayrı tutmaz, fakir halktan,
Yeni güne, selam olsun.
Güneşle aş, dağları,
Sil gözünden, yaşları,
Unut dünkü, kışları,
sen anı bil sen anı.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!