Yaşamadım hiç böylesini.
Yaşamadım böyle duygular,
Sen gelene kadar.
Bir tarifsizlik kapladı aklımı.
Dermansızlık sardı kollarımı.
Bir güneş doğuyordu 26 Ağustos sabahı,
Her zamanki gibi doğudan.
Afyon ovasının üzerine.
O güneş ki umutları, vatan aşkını,
Işıyordu binlerce Mehmetçiğin üzerine.
Ki o Mehmetçiklerin içindeki ışık
Gözyaşlarım aslında akıp giden umutlarımdı
Şu gittiğim yol aslında sana çıkıyordu
Dedim ki bir an:
Dönse bütün dünya tersine
Gitmesem aşkın şehrine.
Gidemesem bu ters dünyada,
Nasıl yaşar insan aşkı tüm bedeniyle sizce?
Ben yaşadım ve biliyorum.
Onun oturduğu sokakta dolaşmaktan,
Ayakların yaşar aşkın yorgunluğunu.
Bu gece kadere sövesim,
Kendi kendimi bitiresim,
Bu ayrılığın üstüne ölesim VAR!
Ne seni bırakasım,
Ne aşksız yaşayasım,
Sen bir kitapsın,
Her sayfasını severek okuduğum.
Sen bir şarkısın,
Her dinlediğimde ağladığım.
Senden sonra değişim gündelik oldu.
Fark sıradanlaştı benim gözümde.
Tadı yok artık mecburiyet caddesinin
Tadı yok iki odalı öğrenci evimde,
Yaptığım salçalı makarnanın.
Kuşlar bile sarhoş olmalı
Senin gidişinin acısıyla
Ama ben içmemeliyim
Geldiğini hatırlayayım diye
İşte seni bekliyorum
İki rayıyız sanki bir tren yolunun…
Kavuşmak zor…
Ayrılık yüreklerde sanki bir kor…
Ama benim ümidim var hala…
Kim bilir…
Kim bilir belki bir ressam…
Hayat bir çizgidir.
Küçük noktalardan oluşur o da.
Her çizgide olduğu gibi,
Her nokta bir “an” dır.
Daha nereye kadar uzayacağını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!