Periler otururmuş çok eskiden,
Ürgüp’te toprağın,yerin altında…
Ateş yakarlarmış üşüdüler mi,
Koca kış gelip konuk olduğunda…
Sıcak yuvalarında mutluymuşlar,
Donatmışlar yeryüzünü bacayla…
Yıldırım’ Ayşe,
Geziye çıktılar bir gün,
Anne ve babalarıyla…
Deniz kıyısında konaklayınca,
İki kardeş balık avlamaya koyuldular,
Oltalarıyla…
Kuşluk vakti,
Kavuştum çamura,kara...
Ne uykudur yavuklum,
Ne eyvallahım var,
Bir tas çorbaya...
Ben uyandırdım,
Engel dediğin de ne sevgilim…
Takılıp,kapaklandığımız…
Nedir,korku,üzüntü?
Aşk bahçesinde güller,
Hayat gerdanlığında,
İnciler değil mi?
Köyün birinde,
Bilinmeyen bir zamanda,
Bir yavru köpek gelmiş dünyaya…
Cılız mı cılız,hastalıklı,
Ölümlerden dönüp de başlamış yaşama…
Hani,
Bin bir köpekle dalaşıp da,
Moralin bozuk,
Fakirhâneye girersin ya,
Akşam vakti…
Bir güler yüz karşılar ya seni…
Gün oldu akrepler gezindi,
Duvarlarının sıvasında…
Gün oldu kelebekler konup,konup uçtu,
Her biri tuğlasına…
Kâh gözyaşı,kâh mutlulukla,
Ama hep alın akıyla,
Bazen çok acıyorum,
Şu top denen garibana…
Şamar oğlanı gibi itilip,kakılıyor,
Yıl,milattan önce altıyüzotuzbeş,
Sütü gelmiş ana gibi bonkör deniz…
Karadeniz nîce fedâkârlığa eş,
Karasuların kuzeyi hayli semiz…
Burada kurulsun mahkemeler,
Burada takılsın kelepçeler,
Verilsin hükümler…
Son kez açılsın avuçlar,
Son kez edilsin duâlar…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!