Çökün dostlar…
Sofra başına,
Bağdaş kuralım…
Bazlamayı lokma lokma,
Tarhanaya katalım…
Otlu peynirinden kayganaya,
Yüreğim,
Kızıl kanatlı,
Gözü,
Pençesi kanlı,
Koca kartal değil ki…
Senin kalbinse sanki,
Unutma,
Kuzbass havzasında,
Ölümüne çalıştırdığın karşı devrimcileri…
Kuyulara doldurulmuş,
Finlerin,Estonlar’ın,
Türklerin,Çeçenlerin cesetlerini…
Aşık kemikleri,sopalar,
Toplar fırladı kitaplardan…
Benizleri soluk,
Aşınmış,yırtık…
Kimi yabancıydı konukların,
Kimi tanıdık…
Ladin’in mavi okuyla vuruldu yürek…
Yeşil bin bir yüzüyle,
En baş köşeye,
Kurum kurum kuruldu,gönüllerde…
Kutsal kayın ormanları gülümsedi,
Steplerin çentikli yüzünde…
Amaç paraysa,
At da para kazanıyor,
İyi koşunca...
Oysa insan eğitmek başka şey,
Hayvan eğitmek başka...
Çocuk eğitmekle,
Basketbolcu amca! ..
Yerküremiz öyle benziyor ki,
Elindeki lastik yuvarlağa…
Uyma dedim, dışardan gazel atana…
Pisleme binyıl, ekmek veren kapına!
El uzatmadım dilinlen, namusuna,
Döv gayri dizini, sen ettin, sen buldun…
Karabekir’in önü sıra kaçtın mı?
Minik bir civciv gibi sokulmuşsun,
Anayurdun, kanatları altına…
Gagalayıp düşmanı, korkutmuşsun,
Dayak tatlı, yine gelmiş kapına…
Türk uçakları, bal yapan arılar,
Evimiz,
Nohut oda,bakla sofalı,
Kömür sobalı saray…
Ben,gün batımında yorgun,bitkin,
Çizmelerine balçıklar sıvanmış prens…
Sense,çalışmaktan elleri parçalanmış,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!