Gezegenimiz,
Rengârenk bir toptu,
Haylaz ayaklarımın altında…
Yaşam,
Demirden bir çember,
Yumuk,yumuk,
Şu yolcuya bir tas su ver elinden,
Şu meclise bir nağme dök dilinden,
Şu kuşlara bir selâm ver gönülden,
Ver,verdikçe senden zengin varm’ola?
Şu boz dağa bir çiçek dik alından,
Hani derler ya,
Ağlanmazmış,
Denizlere çıkanların ardından,
Göz yaşları fırtına olup esermiş,
Gemicilerin alın yazısında…
Ben de açılmışım,
Bir kalk borusu öter şafak vakti,
Öz ananın ninnisinden güzeldir…
Bir örnek elbisen,kefen misâli,
Yepyeni bayramlığından güzeldir…
Kavrar elin,kızıl-ak bir denizi,
Gün doğusundan şahlandı yine,
Senin,benim,onun,
Bizim için,
Gökçe Baba’nın ak buluttan atı…
Bu küheylana gem mi vurulur,
Tanrı katına uçarken?
Sabah erkenden,
Kuşluk vakti çalın kapımı…
Siz beni hiç tanımasanız da farketmez,
Ben hepinizi tanıyorum ya…
Şeker,çikolata,
Harçlık koyayım avuçlarınıza…
Küçük gelincik hep dert yanarmış,
Kısa boylu olmaktan,
Topraktaki deliklerde uyumaktan…
Zebralara,ceylanlara özenirmiş,
Onlar gibi zıplamak istermiş de,
Kanter içinde kalırmış,yorgunluktan…
Destanlardan fırlamış,
Bir peri kızı değildin…
Her an sihirli değneğini oynatıp,
Kaçmaya hazırlanan…
Ne de Sindrella’ydın,
Bir o gecelik benimle,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!