Yüreğim buz tuttuğunda,
Bir avuç kanım sensin sevgilim…
Bir avuç berrak suyum da sensin,
Ecel terleri döktüğümde…
Cennet pınarlarında kansam da sevgilim,
Göğün yedinci katında,
Eskiden,
Akşam yemekleri yenip,
Bulaşıklar yıkandıktan sonra,
Ev kadınları da sokağa çıkardı gençlerle,
Saklambaç oynamaya...
Mışıl mışıl uyuyan,
Güneşi dürtükleyip kaldırdım…
“Ben şehir çocuğuyum,
Gem vurma…”dedim,”Bir garip hevesime…”
Eşek,katır üstündeki,
Köylüleri görür gibi oldum…
Arnavut taşlı bir sokak,
Sanki çengi gibi fettan,kıvrak…
Bir yoğurtçu geçiyor,heybetli,
Hayatından memnun ve neşeli…
Dede yürüyor,bastonlu eli,
Yeleğinde köstekli saati…
Yay gibi kaşların,
Ara sıra ok misali çatılsa da…
Kalbin,Ali Cengiz’in,
Bin türüyle dolsa da…
Tatlı,tatlı bakan gözlerin,
Ansızın İblis’i kıskandırıp,
Kadırgadan kalyona,
Halatlarla uçarak aştınız,
Deli dolu Akdenizi…
'Ey Türk gençliği! ..'
Diye haykırmış Ata'm,
Gençliğin hakkını verenlerle,
İhtiyar gençlere...
Dememiş ki,
'Birinci görevin,
Sihir yaptık,
Fal açtık sazlarımızla…
Sihirler tutmadı,
Fallar çıkmadı…
Arka durmadılar davamıza…
İş başa düştü…
Buyurun dostlar,oturun bakalım,
Sizlere bir masal anlatayım…
Şu nargilelere,kahvelere,
Soğuk geçen kış gecelerine,
Soba yanan nohut odalara,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!