Sağ iken çok kırdın hassas kalbimden,
Korunmak istedim bet beterinden,
Tabutuma artık nazik davranma,
Kırsan da hissetmem bel kemiğimden.
Gönüllerde çok muhabbet aşkta kabin kurdurur,
Görünmeyen bir asansör alır seni götürür,
Aşkhane de binip inmek sistemde bakım ister,
Aksi takdirde aşıklar kendini yerde bulur.
Tohumken rüzgârın yolcusuydum,
Durunca boşaltın dediler...
İndim...
Acaba neredeyim?
Merhaba ! Bir ses, üşümüştüm...
Bâri merhaba diyeyim !
Cefâyı aşk edindim, ne öldüm, ne dirildim
Sarılırken bedenim, ardını bilemedim
Kobranın kollarında bakışırken yüz be yüz
Aşkın iğnesi varmış, ilk anda zehirlendim
Sana tutkum nihan'dır,
Gamzende kâkülünde,
Sedası pür cihan'dır,
Aşkın küşâdesinde.
Yüzü gözü bayındır,
Aşktan maksat iklîm ise fırtına koparandır,
Fırtınanın çocukları yağmur ile borandır,
Yar kurmuş mahkemesini yargılar idâm için,
Ak zülfünü sicim eyle yâr boynuma dolandır.
Gönül âşıka cihandır, burda eriyip akar
Ahu feryadı burdadır, pür-i neş’esi burda
Aşk elinden derbederim, âlem bana kem bakar
Müjgân okuna vuruldum, can değil umurumda
İmdâdımı yar duymuyor çığlıklarım nâfile,
Hangi âşık tek kanatla varabilmiş menzile,
Her deminde âşıkârdır yalnız aşkın da gizli,
Bunca elem dert içinde çektirir bana çile.
Hârelerin, gözlerin, çekti gönülgâhına;
Yaktın beni ezelî mükâfat mı ceza mı,
Abdestsiz düştüm gayrı aşkın namazgâhına,
Vaktinde kılmasam da tehir etmem kazamı.
Alsan beni her sabah götürsen dudağına-
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!