Tutunulan yerde,
Kulağın dibinde hışırtısı
Her asılı kalıpta tomurcuklanan bekleyişin
İnsan içindeki harareti budayan rüzgarın
Eline yazık ettiği baltası.
Kanat açmak derken,
Bazen bütün olan kavanoz düşer elinden
Derin bir sese olur tezahür, çalar davulların
Bir damla sesi gibidir, boşluğa düşen bazen
Alacaklı yanındadır kapının
Bir kurşun geçmiştir hani tam dibinden
Bazen diyorum bazen
Bir ses duymak istersin;
Hani limansındır, demirsizsin
Ve uzayıp giden bir dalgaya hararetsindir.
Kıyıya gömülürsün yani, serilirsin,
Cenazeni martılar süsler,
Ölüp ölüp duruyorum, dirilemiyorum,
Konuşamıyorum bazen
Biter cümleler, hiç başlamazlarsa eğer
Şefkat; küçükken büyüttüğüm çocuktu.
Dizlerimde sallıyorum,
Ninniler söylüyorum,
Yüreğim yorgun olmasaydı
Sözcükler yol alır,
Cümle bahçelerinden geçer de
Bir gözyaşı içerdi,
Kadehten kadehimden.
Ama sen gel gör ki ne kaşı, ne gözü
Beklemeyi bilir misin sen
Gidişinle, kalışınla,
Yok oluşunla,
Dışarı sızan susuşunla,
Beklettin beni sen.
Korkuyor musun
Bağdaş kurmuş ellerin birbirine
Geçmiş birbirine çizgiler
Alın yazısı tırnak içinde
El pençe bu depremler
Deşip deşip toprağı,
Ölüyü çıkarmakta gün.
İnsan sadece bir kere ölür mü ?
Kaç kez açıp solmaya başlayan gülün
Binlerce kokusunda verdiği düğünü,
Bir yaz günü,
Bir şey mi istediniz?
Ben garsonun teki
Gariban değil, dilenciniz
Yitik bir adamın biri
Buyrun, ne içerdiniz?
Hoş beş cümleleriniz
Ben geldim
Koşarken yorulmuşum,
Güneş yorulmuş
Gözlerinin bitişiyle beklemişim,
Kapı açılsın istemişim,
Gündüzken bazen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!