Aldığında karşına
Başka sessizlik
Duraksamalar farklı arada
Ve bambaşka ay var karşında
Detone olmuşları silip süpüren ışığın
Nede çok dilsiz
Takip eder her sıra birbirini
Her kuş bir sonraki için fazlasını terk eder
Gök ilikler gömleğini
Yağmurun sırası için güneşi terk eder.
Ayrılık bilmemektir gittiğin yeri
Azında şükürüm
Elinin, gözünün,
Beni sütten kesen bakışının azında
Çoğunda kırdım zincirleri
Kaldırdım ellerimi
Mühim bir duamda
Neden baba, neden böyleyiz biz?
Hep silah ağzında yaşamım,
Kurşuna diziliyor çoğu kez düşüncelerimiz...
Ki uzaklaşan adım sesleriyle yanlızım.
Niye baba, neredeyiz biz?
Bir dalgadan çıkıp batmak diğerine
Bilmek istiyorsun nereye baktığını
Ağacın en güzel meyvesinin içi çürük lakin
Söze başlıyorsun
İnsan anne karnında doğmuyor sadece
Gözbebeklerinin üzerinde
Beni öldür, susturma,
Beni yok et, tozları dahi bırakma,
Fikir sesimi çürütme, yolumu tıkatma,
Al kağıdı, kalemi eline
İstersen çizik at.
Durduk yerde masadan atma!
Bana anlatma kelepçeni,
Beni dünya üzerinde bir gölge yap.
Utanırım, bilmem ne dediğimi,
Uyurum, resmi sıvazla beynime,
Sonra sende yat.
Aşevinde muhtacın elindeki
Bir parça lokmayım ben
Savaş çığırtkanlığı yapanların
Tellerinin ötesindeki yaşamım
Kanı beynine sıçramış
Solmaya yüz tutmuş çiçeğin
Tutunulan yerde,
Kulağın dibinde hışırtısı
Her asılı kalıpta tomurcuklanan bekleyişin
İnsan içindeki harareti budayan rüzgarın
Eline yazık ettiği baltası.
Kanat açmak derken,
Bazen bütün olan kavanoz düşer elinden
Derin bir sese olur tezahür, çalar davulların
Bir damla sesi gibidir, boşluğa düşen bazen
Alacaklı yanındadır kapının
Bir kurşun geçmiştir hani tam dibinden




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!