Şu zamanın nabzında kesilmeler oluyor;
Hasret yetmezmiş gibi gece beni soluyor…
Aklımda bir ağrı gece yarısı..
Diş ağrısı zahir, keskin ve derin!
Bir tabip bulup da desem şurası,
Ucunda uzatsam küflü pensenin…
Ağrısız, sızısız düşünmekteyim,
Şimdi aşklar pazarlıkla kurulur,
Sevgisini koymaz, kilosu dara!
Dinledikçe ümitlerim yorulur,
Etmiyor bu aşkım, yazık on para!
Görüştükçe maldan, mülkten soruyor,
Mutlu mazimize kesildi hesap,
Sana için dolu kin-garaz düştü.
Bir gönül bıraktın perişan, harap..
Bana da feleğe itiraz düştü.
Ardıma baktıkça her şeyde izin,
Şu koca apartman insan gölü de,
Giriş kapısının sesinde hayat.
Katı suratları sanma ölü de,
Tebessüme kahır, gülmeye inat!
Mazgal pencerecik tülü bürünür,
Ne gevşek bir adamım,
Hallerim de garipçe!
Elden kaydı vatanım,
Vuramadım kelepçe!
Biziz bize yabancı,
Çıktın hayatımdan bıraktın ıssız,
Umut kapıma da kilit vursaydın.
Duymadın sesimi ah be imansız,
Şu yalnızlığı da alıp gitseydin..
Alışmak olsaydı içimdeki dert,
Dur ağam, gel paşam, dinle aslanım;
Bu ne menem kurt ki kuzu boğmuyor?
Bin af dileyeyim varsa yalanım,
Böyle rezaleti aklım almıyor.
Zengin cömert değil, fakirse arsız!
Her halı seccade olmaya memur,
Kirli ayaklarla örselenmese..
Müşfik vakitlerde içen mendebur,
Düşüp, sendelerken efelenmese!
Saf akıl aslını bilmeye mecbur!
Ayrılık ruhumun akrep kıskacı,
Sokmasa onsuzum, soksa da onsuz..
Yoksa şifa mıdır bu keskin acı?
Bu acı bıraktı evimi yolsuz.
Ayrılık, yalnızlık nişanesidir;



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!