İdrak bir ışıktır, sevgilide naz..
Yetiş mana, şimdi sardı ziyası.
Dudağı hakikat, yanağı kiraz,
Zihnime afiyet, dile kirası…
Tattığım bu “şey”i tariften aciz,
Eşyanın esrarı mucidinde mi?
Sahip olmak, vakıf olmak değilse..
Haddini bilmekte bensem acemi;
Çeliği büken el nefsime değse…
Dokunsa hamlamış unsurlarıma,
Şu gâvur icadı cızırtıları,
Müzik gibi duyan kulağa emi!
Tepinip, kuduran şen sıpaları;
Hey diye çağıran dudağa emi!
.
Çağdaş olmak için kıçını yırtan,
Aşkı dağa atsam dağ parçalanır!
İnadından kıymık koparamadı..
Bilirim duygusuz gönül paslanır,
Kirini deryalar çıkaramadı!
Etmezdi deliler bu densizliği..
Bir şeyler söyler misin dedi, dostum;
İçinde hüzün olan her şey.. her şey..
Yüreğim sırcı, dahi dilim ketum!
Dökül, içi zehir, dışı şeker şey!
İçimle dışımı ayıran hüzün,
Gözlerimde bulut, gözlerimde yaş;
İnsanlığa rahmet aksın isterim.
Gökler izin alsa yağdırır da taş!
İman, şimşek şimşek çaksın isterim.
Vakı-a suresi dilimde her gün,
Dermansız dert olup, doldun içime..
Kapanmaz yaram var, eline hasret.
Ne olur bu yaz da gelemem deme,
Şu yaşlı gözlerim yüzüne hasret.
Karşılar hüzünler, kederler seni..
Nasıl unuturum refikam seni?
Gönül izin vermez, göz izin vermez.
Bayramım bilirken bir tek buseni,
Ahdim izin vermez, söz izin vermez.
Seni nefes nefes içirdi kader..
Kaybet beni samanlık, sözlerim iğne gibi;
Şimdi arayıp dursun, intizarın sebebi…
Sırtına vurulsa dünyanın yükü,
Kimse yardım etmez belinde kalır.
Sanırsın mezarda huzurun kökü,
O da imdat etmez, derinde kalır.
Koca kağnı tek öküzle çekilmez,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!