Mazide ne varsa yaktım hepsini
Sildim yüreğimden senin sevgini
Görmez gözlerin ağlarken hüznümü
Seven bu kadar da ağlatılmaz ki.
Feleğim şaştı mahvettin sen beni
Yalnızlık
Ateş çemberinin içinde kalmaktır
Çırpınıp çırpınıp çıkamamaktır
Feryatların duyulmaz
Sağır kulaklarca
Anadan üryan geldik yeryüzüne
Günah libası giydik üstümüze
Dünyanın pisliklerine bulandık
Nefis batağına saplandık
Çırpındıkça battık derinlere
Heyhat! kurtuluş yok artık bizlere.
Her çıkışın bir inişi vardır
Dar nefeslerin
Titrek zamanlarında
Ömür denilen
Hayat merdivenleri
Hayal meyal hatırladığım
İzmir fuarı
Siyah beyaz bu resim
İkincı yaş hatırası
Artık her şey anılarda kaldı.
Demir attım uzak denizlere
Soldu düşlerim azap çemberinde
Kangrene dönüşen yaralarım
Son bir darbe vuracak ömrüme.
25 Mart 2015
Ardına kadar açılsa da kapalı kapılar bize
Umut çiçekleri açmamışsa o hanenin içinde
Yabancı kalırız gül bahçesine bile.
Umut varsa yüreğimizde eğer,
Usanmadan, bıkmadan bekleriz o kapının önünde
Kin tohumları ekme gönül bahçene
Şükür eyle sana nimetler verene
Yüreğinin alabildiği kadar sev
Sakın ola üzülme senden gidene.
Hayatın,
içinde yaşadığımız
olumsuzluklara,
duygularımızı törpüleriz,
veya
törpülemek zorunda kalırız.
Dalgalanır ruhun
Acılar ayazında
Oyuncak olursun
Kaderin yazgısında
Beyhude yad edersin
Sağlıkla geçecek uzun yıllar dilerim.
Mustafa yılmaz