Yarım kalmış anılarla yaşıyorum
Uçuşuyor gökyüzünde hayâllerim
Bir yıldız kayıyor bilinmezlere
Bakıyorum ardından boş gözlerle.
Sensizliğin ızdırabı bitirdi beni
Soğuk soğuk ter dökeriz
Susuşlarımızın girdaplarında
En olmaz dediğimiz
Ve en dibe vurduğumuz zamanlarda
Çığlıklarımızın yankısı duyulur
Satırlara döküyoruz her fırsatta
Geçmişin buruk acılarını
Yüreğimizin derinlerinde duruyor hala sancıları.
Artık huzur bize haram
Unutulmuyor takvim yapraklarında kalan.
Kasırgalar estirirken yüreğin yüreğimde
Hücrelerime kadar işledi
Büyük sevdan
Hasretin yakıyor bağrımı
Geliyor kervan
Vuslat özlemiyle bekledim
Kor ateşler yansa da içinde
Yine de umutla direnir
Yeni doğan her güne
Gelmeyecek birini bekler durur
Bitmiş aşkın kölesi olur.
Çiçeklerin kokusu bir başkaydı
Çocukluğumuzda
Peşlerinden koşardık kelebeklerin
Gelincik tarlalarında
Güneş
Aşkı yük ettik yüreğimize
Hüzünler mıh gibi içimizde
Sefil bir yaşam dilemedik
Böylesi özgürlüğe.
23 Ekim 2014
Hasret
Ruhu köz gibi yaksa da
Kalem yüreğin feryadına
Aciz kalsa da
Yine de ağır gelmez
Sırtımıza sevda yükü
Aşk öyle bir illettir ki
Uğrarsa gönül köşküne
Yerle yeksan eder seni
Harabeye çevirir yüreğini
Şaşırırsın feleğini
Giyersin cehennem gömleğini
Yıllarca aradım aşkın rengini
Tuvalime çizdim hayali resmini
Tonlarca rengi bir araya getirdim
Paletimde fırçamla dans ettirdim.
Yine de bulamadım aşkın rengini
Sağlıkla geçecek uzun yıllar dilerim.
Mustafa yılmaz