Çok değer verdiğini sandığınız,
Buzdan duvar örmüşse araya,
Ardına bile bakmadan,
Gitmek gerek.
Her şeye rağmen,
Gitmek gerek...
Yaşanacak güzel günler olacak
Belki yarınlar sana güneş gibi doğacak
Gitme küçüğüm gitme!
Bu hayat hep hüzün kusmayacak
Zalim dediğimiz dünya
Yıllardır dağılmadı etrafımızdan
Dört bir yanımızı saran sis bulutları
Yaşadıklarımız masal mıydı
Yoksa yaşamın bize oynadığı oyun muydu
Tüm masalların mutlu biter sonu
Geçmişin tortuları
Mil gibi içimizde
Arınmıyor yıllar geçse bile.
Gizlerimiz yüreğimizde
Kalem dile geliyor
Umuda yolculuk der çıkarız yola
Her vardığımız durakta bekleriz boşa
Gözler yaşlı, yürek çaresiz
Yükleniriz yine kadere.
Mesafeler uzak olsa da
Buğulu camlarda bekledim,
bir gün çıkıp geleceksin umuduyla,
içimi yakarken özlemin
gölgen düştü hasret bakışlarıma.
Bir asır geçti sanki
Derinlere, hem de çok derinlere
Göm vefasızı
Hiç çıkarmamak üzere
Toprak doldur üstüne
Mermerle süsle
Sana hüzün vereni
Irgat gibi çalıştım gönül tarlamda
Börtü böcek yaşıyor artık dallarımda
Issızlaşan yüreğimin kırıldı kanatları
İsyan başladı gider ayak ruhumda.
Halide Köksal
Canım dediklerimiz yakmadı mı canımızı
Değer verdiklerimiz, değersiz kılmad mı bizi
Belki de hata bizdeydi, göremedik sevenleri
Gözlerimiz mühürlendi, yüreğimiz kilitlendi...
7 Ocak 2015
Ruhum durgun bir deniz
Derinlerde kopan fırtınalar sessız
İçimde kahır isyanları uyumakta
Korkuyorum, ya bir gün uyanırsa
Bunlar benim kâbus düşlerim
Sağlıkla geçecek uzun yıllar dilerim.
Mustafa yılmaz