Cam bir perdenin ardından dokununca avuçlarına avuçlarım
Bütün kuşlar uçtular gökyüzüne
Cüce, o şahin bakışlı serçe
Dönüp geldi hücremin penceresinden her seferinde
Ne ben çıkabildim dışarı ne o uçabildi gökyüzünde
-orhan aksoy'a-
uykusu yarıda kesilip de uyanan kutsal
bir sâba'ydı filmlerin siyah beyaz bakışlı adamı
gerilip yıldırımdan yaylarla ürkütürdü
eski bir istanbul şarkısıdır artık
bahçemde hüzün
laleler açar içimde bir kenti temsilen
oysa gidiyorumdur yollarda, peşimde ben
yollar
ah yollar ki taşıdılar yüzümü
ah yeşil benekli gövdem
aç susuz beklersin
dudaklarında nargilemin marpucu
gözlerin uzun bir denize komşu
kıyılarda gezer
ruhuna köle düş yapıcısı bir çocuk
elleriyle taşır bedenini
götürür bir kıyıya yatırır
sular ve kumlar bağırır: hoşçakal
nasıl da yürek ağrıtır sesine kardeş bir yankı
çalmadı saatim gelmedi uykum-
ozanların çoğaldığını söyediler, silgili kalemlerin-
-kelimelerin üstünde ruj izleri-
eskidiğini anlıyorum gölgesinden acının
kıpırdıyor içimde
...benim öfkem değil susatan sessizliği
günışığını getirdi prometheus, ateşi değil
tanrının öfkesinden sağ çıktı nuh
rüzgârı ve suyu altedip
oysa ki kitaplar tanrı emri diye sözeder ölümden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!