Yedi yaşında tiyatroyla, onbeş yaşında şiirle tanıştım. Tiyatro kesintisiz otuz yıldır sürüyor. Ancak şiire 1988 – 2002 yılları arasında uzun bir ara verdim. Bu uzun araya “şiirle artık yeni bir şeyi yeni bir biçemle söyleme olanağı kalmadığı” şeklinde bir yargıya ulaşmam neden oldu. Hala aynı kanıdayım. Ama yeniden yazmaya başladım. Yeniden şiire başlamamın artık tek gerekçesi var: “Yazmasam geberecektim.”
Şiirlerim 1981 – 1988 yılları arasında Kanat, Şiir, Gösteri, Ortaklaşa, Milliyet Sanat, Cumhuriyet Dergi, Yeni Olgu gibi dergilerde y ...
sanki bir şair doğurdu beni
uykusunu yarıda kesip sabaha karşı
Yürü! İlk emir son tufandan kalma
belki Yinelemelerin tansığıdır
benim yalvaçlarım/sunaklarım
'imini bırakır gökyüzü
aldığı soluğu pahalı öder
iki de bir yana düşer elleri
içini kurdu kemirir
çürüdükçe ucuzlayan bir meyvanın'
karşılıklı oturup konuşmuştuk daha dün
onlar da vardı sen de bir de ben vardım
yılları yaşamıştık, daha günleri bilmiyorduk
görünmemişti henüz ardımızdan yekinen çocukluğumuz
neye benzer çalgıcı amca
son yudumunu içmeden bıraktığın
kadehteki buzsuz rakının duruşu öyle
bırakılıvermiş masaya
masaya derin bir sessizliği dağıtmadan
ölmek
sözcüklerin sesleri yitirmesi değilse nedir
derinde bir sancı
koşa koşa giden yaralı
bir ceylan sancısı üstelik
gözlerinin ateşi ile bakıyor gecenin ve yolun orta yerinde
(dar bir geçit – denize inen)
ve cılız bir sokak lambasının tam altında
karşı karşıyayız; o ruhu sessiz bir sazende
ben uykuya yatmış bir ölü
Kocaman bir zamandan kaçıp gelen bir çocuk
Eskimiş oyuncaklarıyla durur
Karşımda ve karşısında son sınıftan terk bir oyunbozanın
Ne birdirbir bilir ne papaz kaçtı
Mahalle maçlarında kaleci
ne beyazdı sensizlik
kalkamadım ben düştüğüm yerden
karanlığa doğru uzatıp bacaklarımı
dinledim uzaklarda öten kuşun şakımasını
sen benim düşlerimin yorumuydun
elimin ayasında uzadıkça uzayan bir çizgi-
sordukça büyüyen bir kavga
barıştık biz senle bir filmden çıkıp
karıştık kalabalığa
(şairlerin yurdu var mıdır
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
(Ahmet Haşim)
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!