sabah çıktığı eve dönmedi
beklediler bir süre
sonra oturdular sofraya - annesi babası kardeşleri
çatal kaşık sesleri tekledi-uzadı yemek
hafızasını yitirmiş bir kentin ve
bir keçiboynuzu adasında el ele
ne sahillere uzandık
ben ki kendi adını önüne gelene sora sora ezberleyebilen adam
bir dokunuşta kavradım yapraklarını
bana sunduğun sahil dinlendirmedi beni
bir düşün gecikmesiydi
sabahtı güneş doğmamıştı
elleri kireçlenmiş
bir eski zaman balıkçısıydı yüzün
ezan okunuyordu
güneş doğmak bilmiyordu
ah yediveren o
bir salıncakta salınıp duran zaman sarkacı
elleri pamuk demeti
gözleri bir kadından devşirme
derinde eskiden kalma bir şarkı
farkedilmez bir kenarında içkievinin
küçük bir kız çocuğu ki yaşı yok
-belki biraz italyanca bir aşktır-
dalar sessiz bir uykuya
uyandırılamaz ama / görünür ruhu
-hocam'a-
bir kısa yol
bir yanında derin bir uçurum
şiir kadar eski bir denizci
deniz kadar yorgun
artık sustu
deniz miydi
ya da belki
sadece derinlik korkusu
ah ama ben
ah efendim neye benzer bu sessizlik
hani gözlerini kırpıştırışı uykudan uyanan bir çocuğun
yanakta bir öpücük, belki bir dokunuş
ya da geçişi günlerin bizi bir kenarda bırakıp
ah efendim neye benzer bu sessizlik
tüm şehre kılark çekti
terli bıyıkların efendisi
musallası balık ağı
duacısı çımacı eşber
selam olsun boyunbağlı efendisine
Unutmak uykulu bir sağanaktır
Yağar geceleri üstümüze
Okşar umarsız sancılarımızı
Sabaha karşı uyanan bir çiy dokunuşu gibi
anımsatır zaman bize yazı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!