Sigara dumanları,
İçki kokusu,
Buram buram içerde.
Izgarada, kokoreçle,
Sarmaş dolaş köfteler.
Duvarlarda resimler,
Ne yağmur eski tadında
Ne rüzgar
Bilinen çalımında.
Gün kızıla boyandı
Karanlıklar kuytuda.
Değişmek gerek diyorlar;
Çağın gerisinde kalmadan;
Yakalayıp ta Global Dünya'yı kuyruğundan,
Hiç bırakmadan;
Adım, adım değişerek
Gitmek gerekmiş ardından...
.............Sevgili Dostum İbrahim Coşar'a..............
Kalem donar
Kalem üşür
Buz tutar bazen.
Ne fırtınalar diner
Ah be sevdam
Olsan, olsan
Yüreğim kadarsın
Sığmazsın
Gecenin karanlığına.
Pegasus'un kanatlarıyla,
Tutuşurken gökyüzü;
Kana boyanır bulutlar,
Akar damla damla,
Cunda akşamlarına..
Kaldırım taşlarının
Üzerine basarsan
Kimi batar
Kimi çıkar
Oynar yuvalarından..
Üzerine basıldıkça dayanır
Kurşun gibidir söz
Çıktımı ağızdan
Tutamazsınız.
Hedefi vurmakla kalmaz
Döner sahibine bazen
Kana boyanırsınız.
Bu kaçıncı gece.
Hüznün esintisiyle,
Sabahı beklerken,
Nefes, nefese..
Karanlık kokulu düşler,
Dayanılmaz özlemlerle,
Çelik çomak da oynadım
Saklambaç da küçükken.
Kimsenin topunu patlatmadım
Ahkam da kesmedim
Durup dururken.
Hele, top benim diye
çok hoştu, kalemin daim olsun...
çok hoştu, kalemin daim olsun...