Bilemem,
Hangi gün,
Hangi zaman,
Kuruyan dallarında gönlün,
Çiçekler açtıracak..
Hangi yağmurlarla,
Kanma
Zamanın fısıltısına
Her an
Yeni bir adım aslında.
Koştukça peşinden
Akıp giden yılların
Bu şehir ardından da gelse;
Avurdu çökmüş özlemler,
İçi geçmiş arzularını gömerken.
Hırs içki şişelerinde,
Yudum, yudum,
Mutsuzluklara gebe.
Gelecek,
Geçmişin köprüsünde.
Altından,
Coşkun sular gibi
Akarken,
Zaman;
Doğarken bile
Bilmem kaç yaşındaydı gece;
Kaç umut boyverdi
Karanlık saatlerde,
Kaç can sabahı bekledi
Elde var umut diye
Güneş'i ardına aldığında
Korkma;
Uzayan gölgeler de olsa
Saplanmaz denizin
Akşama bulanan
Karanlığına..
Midilli'den sıyrılınca
Patlar lodosun öfkesi.
İlyosta'nın kenarından
Doğrulur Poseidon
..............Dalgalar başlar sırayla
..............Dövmeye adaları.
Sabaha karşı,
Kurşuna dizdiler,
Karanlıkları..!
Şafağa gömdüler sonra,
Kimse farkına varmadan...
Güneş'in ilk ışıklarıyla,
...............................'Günbatımı Şiirlerime nazire'
Dün, akşam saatlerinde
Ateş düştü
Denizin yüreğine.
Deniz, özlemdir bilenlere;
Ağların peşisıra,
Takılıp gidenlere.
Belki, martılar sorar sadece
Nereye diye
Gagaları elverdiğince..
çok hoştu, kalemin daim olsun...
çok hoştu, kalemin daim olsun...