Bir dost soluğu
Bir sıcak dokunuş aradığım
Yapayalnız kaldığım
Mevsimin ayazında.
Serenim kırık
Delik deşikken
Tam, o an,
Hissedebilmek vardı hüznü..
Damağında,
Bir acı kestane tadı;
Yüreğin buruk.
Ya da, tam o sırada,
Otuz yıl geçmiş aradan,
Sene ikibin altı.
Otuz yıl öncesinden,
Ne İzmir kalmış, o eski tanıdığım,
Ne de içilen çayların lezzeti Kordonboyunda.
Ama anılarım,
Çocukken;
Kırmızı bisikletimi sevdiğim kadar,
Severdim;
Çakıl taşlarıyla oynamayı
Kumsalda.
Güneş’in,
Gün oldu
Anılara yaktım türkülerimi.
Gün oldu
Umudu sardım
Özlemlerin üstüne.
Ayışığını takarken
Hindi
Düşünür durur evrimi
Yumurtadan çıktığı
Günden beri
Zaman zaman
Kasılır, kabarır da hani
Çamın gölgesini çaldılar
Soluk soluğa yaktılar
Gün düştü, vuruldu kanadından
kanı günbatımında
karanlığa kattılar
Hedefleri vardı insanların
Balık dediğin
Livar ister
Küpeştede oynamaya.
Bakmayın siz
Ağlara takıldığına.
Ölüm Allahın emri,
Barış adına
Zeytin dalı uzatır
Birbirine insanlar
Uzlaşmak umuduyla..
Çözmeye çabalayıp dururken
Sorunlarını,
Yürüdüler,
Doğru bildikleri yolda;
İnandıkları gibi...
Yüreklerini koydular adımlarına,
Yürüdüler;
Sapmadan köşebaşlarında..
çok hoştu, kalemin daim olsun...
çok hoştu, kalemin daim olsun...