Sahil boyları şahidimizdir
Biz de bir zamanlar
Aşk yeminleri ederdik
Kitapların üstüne
Çiçeklere, böceklere
Dudaklarımızı mühürler
Göreceksin Bak
Bindallılar giyip gelecek Bahar
Saçlarında henüz açmamışken kızıl goncalar
Körpe teninden serin sular içeceksin.
Kınalı elleriyle besleyecek süt kuzularını
Bir rüya görüyorum çok karışık
Filizkıranlar dağıtıyor saçlarını
Ben taramaya çalışıyorum
Zaman ufalanıyor önümde
Eğilip kırıntılarını topluyorum.
Avaz avaz bir bozacı
Tabanı sırtında sokaklara karışıyor
Kapının arkasında duruyorum
Davulcu eve girmesin diye
Bir sansar geçiyor karanlık caddelerden
Hep geçerdi zaten
Gümüş renkli bir sabah
Kurumuş yapraklar düşecek ellerine
Sarı dallar yeşerecek
Güz ansızın kaçacak geriye
Çocuk dudakların ilk tebessümünü edecek
Son nar çiçekleriyle
Seninle dünyam değişir
Gök pembeleşir
Toprak gençleşir
Dağlardan yuvarlanan taşlar
Geldiğini haber verir.
Tek ayaklı bir masada afrika menekşesi
Adını neden afrikadan almış ki
Yolumda halılar var hepsi petunya desenli
Mırıldanıp duruyorum andante bir melodi
Çimdikle uyandır beni.
Kimsin sen!
Rüzgar eken fırtına biçen
Göçmen kuşlar gibi gidip geri dönen
Beni aşkın gözünde küçük düşüren
Kendini bilmez edilgen.
Hiç bu kadar yürekli olmadım hayattan yana
Kaldırıp attım tüm köprüleri
Paslarımı söktüm bir çırpıda
Sessiz harfleri çıkardım alfabeden
Hiç kullanmadım hiç.
Ihlamur ağaçlarının buruk kokularıyla
Hanımelinin narin vücudunda buluştum
Çam sakızı çoban armağanı oldum
Bir akşam yastığının üstüne kondum.
Yoruldum
4 Temmuz 2010 tarihinde bilinmeyen bir neden ile, sayfamdaki hiç bir şiirime girilememiş, şiirlerim görüntülenemiştir.
Şiir dostlarıma bildirir, saygılarımı sunarım.
Gülay Aruç.
gülay aruç yazdıgım korumlar sayfana kayıt olmuyor üzgünüm