Gülay Aruç Şiirleri - Şair Gülay Aruç

Gülay Aruç

Belki bir kağıt peçetenin üzerinde çalışmalı
İmkansızlıklarla boğuşmalıyım
Zekamı kullanmalı
Kelimelerle oynamalıyım
Şiir uçmalı
Etekleri zil çalmalı.

Devamını Oku
Gülay Aruç

Bu akşam yağmurun şiddeti vurdu sokakları
Çöpçülerin unuttuklarını, günden kalanları
Sürüklenip gitti köşedeki dilencinin yırtık torbaları
Gökyüzü üstümüze bıraktı gözyaşlarını akşam akşam.

Büyük bir gürültüyle kapaklandı köklü ağaçlar yollara

Devamını Oku
Gülay Aruç

AŞK BU!
Ta uzaklardan kalbe değen
Sihirli bir değnek
Önce çelimsiz ve ufak tefek
Sonra senin bile boyunu aşan
Koca bir gerçek.

Devamını Oku
Gülay Aruç

Kimbilir belki sen
Yağmur habercisi lodoslarım
Güneş öncesi buzdan saçaklarım
Damarlarımda kök salmış ağaçlarımsın.

Sevinç gözyaşlarımsın

Devamını Oku
Gülay Aruç

Ben sıradan insanım
Hayatı her zaman ciddiye alırım
O bana gülümser
Ben ona kanarım.

Ben sıradan insanım

Devamını Oku
Gülay Aruç

Bir rüya görüyorum çok karışık
Filizkıranlar dağıtıyor saçlarını
Ben taramaya çalışıyorum
Zaman ufalanıyor ellerimde
Eğilip kırıntılarını topluyorum.

Devamını Oku
Gülay Aruç

Kırmızı ayakkabılar beni bugün bile çok ilgilendiriyor. Hele rugan olursa. Bir de üzerinde fiyonkları varsa. Bağcıklı da olabilir.Yani her türlü kırmızı ayakkabı alınır, giyilir, vitrinlerde seyredilir. Kabulümdür. Bana iddiayı, liderliği ve estetiği hatırlatıyor. Her zaman fit olmayı.
Şimdi gelelim kırmızının mazisine: Annem, ben ilk okula giderken nedense bana yerlere kadar siyah önlük diktirirdi hep. Ben okula gitmek için, her gün bir rahibe muhafazakarlığında yola çıkar, sağa sola bakmadan baston gibi yürürdüm.Öyle yürümemi isterdi çünkü. Kimseyle konuşma, yabancıların yanına gitme derdi. Kurulu bir saat gibi çalışırdı bu düzen.. Ta ki bana, o baştan çıkarıcı kırmızı bereyi örene kadar. Anneciğim, kırmızı renkli bir berenin çocuğunu bu denli değiştireceğini bilse örer miydi hiç? O bereyi bir gördüm, her şey değişti. O parlak kırmızıya bir takıldım ki sormayın gitsin. Sabahları ilk işim, saçlarımı bereye uygun bir şekilde taramak ve süslenmek olmaya başlamıştı. Okul önlüğümün uzun eteklerini, evin köşesini döner dönmez yukarı doğru kıvırıyor, artık salına salına yürüyordum. Bana bir şeyler olmuştu. Bence beni kışkırtan şey kırmızıydı. Bunu birkaç yıl sonra ilk kırmızı ayakkabılarımı giydiğim zaman anlamıştım. Keramet berede veya ayakkabıda değildi. Kırmızıdaydı. Ama daha sonra kırmızıya olan tutkum, nedense ayakkabıda noktalandı ve sabitlendi. Bayramlıklarım için çarşıya çıkıldığında, annemin kırmızı ayakkabı alması için içimden dua ediyor, giysilerimi bile ona göre seçiyordum artık. Benden 20 yaş büyük komşu çocuklarına aşık oluyor, düşlerde dolaşıyordum. Onlar bunu hiç bilmiyorlardı.Hiç bir zaman da öğrenemediler. Kırmızı güller topluyor, bol bol aşk senaryoları yazıyor, sonra o senaryoları ilgili yerlere postalıyor, aylarca cevap bekliyordum. Beni keşfedemediler diye önce kendime, sonra da onlara çok kızıyordum.Bir müddet içime kapanıyor, yıkılan hayallerimi tamir ediyordum. Ve derhal yeniden, yeniden ayağa kalkıyordum.

Neden ve niçin yıkılırdım? Neden gizemli bir hüzün dolardı içime.Şimdi hatırlamıyorum bile. Tek hatırladığım şey; kırmızı ayakkabılarla, kırmızıyla olan tutkulu beraberliğim ve bu beraberliğin beni olumlu yönde nasıl değiştirdiği. Bence yaratıcılığın ve gördüğüm yanlışlara inatla karşı koymanın rengidir kırmızı. Tutkuyla sevmenin, sadakatin rengidir kırmızı. Saçlarıma beyazlar dolsa bile, ben her zaman benim kanımı ateşleyen bu rengi çok seveceğim.Yaşlanınca kırmızı ayakkabı giyemeyebilirim diye düşünüyorum bazen. Ama yine de bana alınacak, beni sevindirecek en güzel hediye; içinde mutlaka kırmızının var olduğu pofuduk bir terlik veya al kırmızı, bayrağımın renginde bir şal da olabilir diyorum. Hani saçları bembeyaz olmuş, yüzü kırış kırış, gözleri sık sık uzaklara dalıp giden pamuk nineler vardır ya, benim babaannem gibi mesela; küçülmüş, eğrilmiş, yaz kış üşüyen bedenini bir şal ile örterler.İşte ben de öyle biri olurum belki.Kimbilir! Yaz, kış kırmızı bir şala sımsıkı sarınırım. Sığınırım... Ölene kadar omuzlarımda bir bayrak gibi dalgalanır, büyük bir gururla...Kim bilir!

Devamını Oku
Gülay Aruç

Boydan posdan
Saçtan başdan
Huydan suydan
Dan Adam.

Yoldan yordamdan

Devamını Oku
Gülay Aruç

Başımı döndüren leylakların kokusu
Eflatuna boyanmış sayfalarda yokoldu
Süslü bir şişeye hapsolmuş pahalı parfümün kutusu
Şimdiye kadar yapılan bütün büyüleri bozdu.

Devamını Oku
Gülay Aruç

Ahh Ethem Amca
Korkmuyorum senden bundan sonra
Hatta çok seviyorum seni
Saçlarım hala usturanın ucunda olsa da..

Müşterilerin gidince tak tak vururdun bizim duvara

Devamını Oku