Sanki hep sana aşıkmış gibi
Adını bile bilmeden hep seni beklemiş gibi
Kocaman bir geçmişi seninle yaratmış
Gelecek için hayalleri sana saklamış gibi
Sanki seninle hep yeniden başlamış
Seninle kendime daha çok yaklaşmış gibi
Biliyor musun; eskiden her karşılaşmada söylediğin o cümle gelirdi aklıma
Martılar ne zaman kanat çırpsa gökyüzünde, benim gözüm dolardı
Yıllarca acıma dokunmamak için kaçtım ben o deniz kentinden
Kaçtım senden, geçmişten, seninle birlikte sevdiğim her şeyden
Biliyor musun; içimdeki sen o gün bugündür yok
Senin bildiğin, tanıdığın o çocuksu aşkı taşıyan kalp de yok
Yaşamaya dair cümleler kursam, önce seninle başlarım
Kendimi en çok hissettiğim an, en çok sana yakındım
Ki sen birkaç hafta öncesinde ne kadar uzaktın
Uzaklığın, eski bir deniz kentinin kumsala vuran dalgasıymış meğer
Belki bundan bilinçdışımın tuzağına gönüllü düşmüşüm
Hiç düşünülmemiş bir izi sürmek gibi kendimi kapında bulmuşum
İçimde bir kutlama telaşı
Senin için tüm hazırlıklar
Kalabalık yok eski günlerdeki kadar
Az öz sadece bir kalbe sığacak kadar
İyiyiz merak etme
Hayat, bizden büyük müsün gerçekten? Ya da biz o kadar küçük müyüz? Tüm ezberlerimi bozmalı mı? Her bir siyah beyaz karesi, her ayrıntısıyla üstelik nasıl koyduğumu bildiğim, her duygusunu sonuna kadar yaşayıp sindirdiğim, benim hayatım dediğim, içine yerleştiğim, hayat; söylesene benden büyük müsün gerçekten?
Yok. Ne ben küçük haldeyim ne sen büyük. Kafa tutmak değil niyetim, nasıl geldinse ne verdinse başım üstünde dedim çünkü ben her seferinde. Hayat, nasıl gelirsen gel bana öğrettiklerinle ve ne öğreteceksen de taş koymaya devam edeceğim yoluna, kendimi de seni de yontmaya devam edeceğim. Bazen karanlıklarda kalacağım, bazen ışıktan gözüm kamaşacak, hep sonunda bir dengeye varacağım. Şimdi hadi sen söyle, hangimizden büyüksün gerçekten?
Peki ya sen? Hem tüm sıfatlarımın sahibi hem hiçbiri olan sen, niye kendini küçülttün? Benden, hayattan hatta kendinden bile geride bıraktın? Şarkıların söylediğini niye söyleyemedin bana, niye konuşamadın? Hesap sormak değil bu saatten sonra niyetim, sadece anlamak üstelik seni de kendimi de. Benim seni anladığım kadar sen beni anladın mı acaba? Sustuklarını duyabilmeyi, söylemediklerini anlayabilmeyi biliyorum tabii ki. Ya sen?
Seni tanıdığım günden beri içimde ılık meltemler var
Zihnimde sahile vuran dalgalar
Dilimde sıcak kumlardan serin sulara giden kelimeler var
Yalın, umutlu, belki biraz iyotlu
Seni tanıdığım günden beri elimde sadece kalbim var
Zamansız duyguların
Anlamsız sanılan karşılaşmaların
Düşünmeksizin atılan adımların
Tüm kalp çarpıntılarının
Bir sonu vardır elbet varılan
Aslına sadık kendine vakıf bir kalbim var benim
Sevmelerim ondan daha cesur
Duygularım ondan daha nettir
Her kalp bir bakıma kendinin katili midir
Kim gerçekten madur olur ki konu aşksa
Boşluklar nasıl dolar?
Eksikler tamamlanır mı?
Düşlem, hakikat
Hangisinde aramalıyım cevabı?
Tüm sınırlarımı zorlayan hayat
Derin bir acıyı elimde bıraktı
İçimde sanki yeni keşfettiğim bir ayçiçek tarlası var
Ne zaman ekildi kim bilir o tohumlar
Belli ki açmak için kendilerini sana sakladılar
Başta anlamadım neler olduğunu
Garip bir his, tatlı bir telaş
Adını koyamadığım bir duygu halindeydim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!