Köksüz sandığım kayıp bir duygunun peşinde geçen amansız zaman
Hesapsız yılların sonunda içimde bulduğum acı
Nasıl oldu anlamadığım, arkasına saklandığım taş duvar
Kendime yaklaştıkça görüşümden çıkan, adını aşk koyduğum sen
İşte benim hayat dediğim tüm bunlardan ibaret
Hiç olmadığım kadar kendimleyim şimdi
Bitti yılların ikilemleri
Temizlendi bana ait duygular
Sadece kalbim var sevebildiği kadar
Bu kaçıncı perşembe yokluğunun üstünden geçen
Kaçıncı sabah sesini duymadan uyandığım
Elimin telefona gidip de arayamaması kaçıncı
Hani alışacaktım, hani dayanacaktım, yok olmuyor
Baş edilemeyen kocaman bir boşlukta sadece günler geçiyor
İyi ki geçiyor diyorum bazen
Belleğimdeki izlerin peşi sıra düşlerime sürüldüm
Mavi çakıl taşlarının arasında, kalbimi bir cam kırığı kanattı
Gözyaşımın çıkardığı fırtınada dalgalarla boğuştum
Yuttuğum su tuz bastı yarama
Sanki karanlık ve duyusal bir uykunun derininde boğulacaktım
Son anda uyanıp nefes aldım
Başını dizime yasladığında, bir kuş uçuveriyor sanki kalbimden
Soran gözlerinle bakıyorsun ya, takılıp kalıyorum
Boğazıma düğüm, gözüme yaşsın bazen
Bazen de sımsıcak sarılıp gülümsüyorum
Biraz kaygılı biraz heyecanlı bir beklemedeyim
Dilimin ucunda kelimeler, düşmemek için kendilerini kolluyorlar
Çünkü kalbimden sonrası uçurum
Aşk düşse umut kalır mı
Umut düşse dostluk dayanır mı
Bundan önceki tüm hislerimin adını değiştiriyorum
Hiçbir kayıp kayıp değilmiş gerçekten
Hiçbir gözyaşı bu kadar kendiliğinden akmamış meğer
Acı, bundan önce bildiklerim gibi değil
Yokluk dediğim, boşluk dediğim ne kadar anlamsızmış meğer
Bırakıp giderken içimi acıtan sevgili
Ben senin kalbindeki çıkmaz sokaktayım
Dön, dolaş kaldığım hep aynı yer
Ne kadar uzağa gidersem gideyim
Hep kalp kapındayım
Bir pazar öğleden sonrası. Mavi gökyüzünün gerisinde sanki gri bulutlar var. Güneş arada tenimi yalıyor. Rüzgâr seslendirirken asılı duran deniz kabuklarını arada içim ürperiyor. Kapalı kapılar ardında kalmıştı yüreğim. Baharla birlikte sanki can buluyor. Kaç bahar geçti sahi saydık mı? Ağaçları kaç kere çiçek bastı yeniden? O saka o sudan kaç kere içti? Karganın düşürdüğü çam fıstığı kaç kere olgunlaştı? Sahi kaç bahar geçti?
Mimozaları kaçırdık bu sene. Hani söz vermiştik birbirimize. Her mevsim gelişinde o deniz kentinde olacaktık. Olamadık. Sırada erguvanlar var. Erguvanları bilmezsin sen ve nasıl boyar pembeye şehrimi. Senden kaçıp bu kadim şehre geldiğimden beri sanki yüz yıllık bir yalnızlığı içimde taşıyorum. Kalbini de elini de çekme üstünden demişti eski bir dost yaşamın kıyısında olduğu bir yerde. İşte o gün iki damla gözyaşına hapsetmiştim seni.
Niye hep aynı yerde bulur insan kendini? Sanki hiç bitmemiş, gitmemiş gibi. Niye hep söylenememiş bir söze gebe kalır? Hem en yakın hem de en uzak hissettiren. Niye hep eksiktir bitmemiş bir aşkın gülümsemesi? Sanki uzatsam elimi tutacakmış gibi, yanıma sokulup yatacakmış gibi, sanki yeniden başlasak mimozalar her mevsim açacakmış gibi. Sahi içimizdeki sarı sıcak yazlardan gidebildik mi?
Yokluğunu anlatmaya kelimelerim yetmiyor
Hep eksik, hep yarım cümlelerim
Gözyaşımın tuzu yakıyor üstelik açık yaralarımı
O yaralar ki kapanmış sandıklarımdı
Sen gittin, hepsi yeniden kanadı
Sen gittin, bazen hiç acımıyormuş gibi umursamadım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!