Seni kaybetmekten korkuyorum, beni korkutma
İki dudak arasında söylüyor bir adam bir kadına
Kadın ağlamaklı gidiyor iki adım geri bir yol boyunca
Senaryo ya, beklenen sonla bitiyor bölüm
Gelecek hafta yeni bir başlangıç var masal tadında
Peki hayat?
Hangi masalda bıraktım kalbimi düşünüyorum, bulamıyorum. Külkedisinin hayalini süsleyen prense ulaşana kadar çektiği acı mı takıldığım. Pamuk prensesin ölüm uykusunu hayata çeviren beyaz atlı prens mi kurtarıcım. Ne zaman öğrendim ben aşık olmayı ya da kendi aşk masalımı seninle mi yazdım. Tutkuluydum, kendimden ötede bir yerde sevdim, zorlandım yine de aşktan gitmedim. Her kalış daha derin bir sevgiye taşıdı beni, hayatla düelloya girdim. Cesaretine yenilip, kan revan içinde kaldıkça tekrar dirildim. Aşk kazandı ben gülümsedim. Seven kalplerin gücü tükenmez demişlerdi, işlemişim bir zamanlar zihnime. Gördüm gerçekmiş, tükenmedim.
Şimdi seni tanıdığım ilk günü düşünüyorum. Gerçeğimi sorguluyorum. Dilimde korkak bir kelime, dudağımdan utanıyor çıkarken; keşke. Kendime bile söylemeye korkar halde seni tanımamış olmayı düşünüyorum. Çaresizlik nefesini keser mi insanın. Gözyaşım bitmemeye kararlı sürekli akıyor. Yastık yorgan ıslak uyanıyorum sabahlarda, güneş sanki kiracı gidiyor, kararıyorum. Çaresizliğime ağlıyorum, bana üzülmeyi öğrettin canım, buna ağlıyorum. Sessizlik yokluğunu düşündükçe derinleşiyor, korkutuyor. Benim yokluğum oluyor sonra senin yokluğun, daha çok korkuyorum. Oysa öyle güzel bir zaman içindeyiz ki. Birbirimizi öyle iyi anlıyoruz ki. En yakın yerdeyiz içimizde, sessizliğin konuşması bile yetiyor bize. Seni seviyorum demek hiç bu kadar güzel olmamıştı diyorum. Bunlara rağmen gözlerimdeki hüznü fark ediyor biri. Aynalara küsmüş yüzün diyorlar. Farkında olmadığımı söylüyorlar. Dağılıyorum. Ne olur bak gözlerime de söyle en iyi sen bilirsin, kendimi mi kaybediyorum.
Yorgun bir Cuma günüyle başlamıştım yazmaya, Pazar oldu. Zihnim de, sağ elim de ağrıyor. Yazıyorum. Kelime yetersiz kalıyor bazen yine de içimdeki isyan durmuyor. Ben nerde yanıldım sevgilim diyorum. Bunca yıldan sonra ne yapmadım da ikna edemedim seni, ne yapmadım da inandıramadım aşka yüreğini. Hangi yeri eksik kaldı masalımın. Yoksa aynı masallarla mı büyümedik biz anlamadım. Seni sevmek zaten her zorlukla baş etmeye yeter, nerde yetersiz kaldım. Hayatının neresine dokunamadım. Aşk mı sandım içimdekini. Seni başkasıyla mı karıştırdım. Keşke demeye nerde başladım. Ağlamayı nerde öğrendim.
Seni suçluyorum şimdi bunları düşündükçe sevgilim. Suçluluğu üstüne salmamak için çok uğraştım oysa. Suçlusun işte, geldiğimiz noktanın da aşkın da günahı yok. Tanrı şahitlik etti hep bize, duamı sakladım. Keşke kendine de bana da bunu yapmasaydın.
Gecenin bir vakti sokağın sesine kulak kabartmak nedir bilir misin sen?
Ha geldi ha gelecek dualara sığınıp, ilahi adalete boyun eğdin mi hiç?
Koşulsuz bir sevgide dış dünyanın oyunlarına inat kalmayı denedin mi?
Yürek sesin sevda sözlerini nasıl sıkı saklar dersin?
Gözü yaşlı, uyuyamamışlıklarla sıcaklığını aramak nasıl zorlar insanı?
Sevgilim..
Yoruldum
Bu defa gerçek
Halim yok
Bedenim serzenişte
Kalbimi sorma
Atışının kendine faydası yok
Artık istenmiyoruz galiba demiştin ya hani sevgilim, yok artık nerden çıkartın demiştim. Belki de haklıydın, içimde değişen şeyler var. Sana dair cümlelerim eksiliyor her geçen gün. Bir anda oldu sanma yıllar sebep bugünkü halime.
Her gün yenileyerek başladığım sen hallerime, aşkı katamıyorum artık. Oysa ben sana içimde uçan kelebekler olduğunu sanacak kadar aşıktım. Gözbebeklerimde yıldızlar ışıldardı adını anınca. Kalbimin atışını şimşekler kıskanırdı. Yüzüm güneş gibi aydınlanır, etrafı aydınlatırdı. Adın aşktı, aşk en çok adına yakışırdı.
Şimdi düşündüm; hatta bundan üç beş gün önce istenmediğini söylediğinde de düşünmüştüm, bir şeyler eksildi bende. Özlemeye çalışmıştım, gel demeye zorlamıştım dilimi, olmadı. Yalnızlığımda kalmak ağır bastı. Canım iyi uyu dedin ardından. Sen de iyi uyu canım diyemedim sana. Oysa ben sana tatlı geceler demeden hiç uyumamıştım bunca yıl. Yanımda olmadığın zamanlarda bile sana söylerdim en güzel sözlerimi.
Kadere karşı durmakmış meğer aşk dediğimiz
Geçmiş zaman rüyasıydı belki geleceğimiz
Şimdi kapıda bir hayat bekliyor
Düş mü gerçek mi inanılmaz
Bugün günlerden aşk sevgilim
Bak yıldız serpiyor üstümüze gece
Ben seni tanıdıktan sonra kendime bir daha hiç rastladım iç yolculuklarımda. Aradım bazen kaygıyla kaybettiğimi sandıklarımı, hep seni buldum ben diye elimi attığımda. Sıyrılmayı deniyorum son günlerde sen yerlerimden, kendimi de sıyırıyorum, acıyorum. İki kişilik bir kanama başlıyor sonra, acil durum sinyalleriyle ölüme yakın yetiştiriliyorum aşkhaneye. Rahatlıyorum, biliyorum senli halimi sevdiğimi de niye bu hırçın nöbetler anlamıyorum.
Gergin miyim, hüzünlü mü yoksa başka bir duygu halimi bulamıyorum birkaç gündür kendimdekini. İki kişilik yaşıyorum değişimlerimi de tek benimkiler yetmezmiş gibi. Sonbahar sisli ve dingin bugün. Başımdan yaprakları dökülüyor ağaçların, turuncu. Sevdiğim renkle gülümsetmeyi deniyor mevsim sanki beni. Yok; katı bir ifadede mimiklerim çivilenmiş gibi yüzüme gülemiyorum. Hani mevsim hüzün ya ağlasam diyorum, onu da beceremiyorum. Ne biçim bir gün bugün. İşte yine elimde buruşturup yazmayayım diye kaçtığım kağıtlarımla sana mektuplar süslüyorum.
Evimde tadilat var sabahtan beri. Mevsimde kışa hazırlıyor ya kendini, ben de tadilata alsam ruhumu. Kabuk bağladı sandığım yaralarım pansuman istiyor. İkilemler, şaşkınlıklar ve sabrı kaçınılmaz yapan sözler matkabın betonu delen sesi gibi ruhumu deliyor. Ne yapacağım ben söylesene sevgilim? Yağsa artık yağmur da ağlasam şöyle hıçkıra hıçkıra. Çözümsüz kaldım, çaresiz kaldım. Bir halka anımsıyorum gözlerimi her kapadığımda, boğazımda kelepçe sanki, nefessiz kaldım.
Neydi yürek sızısı dedikleri? Ben hiç bilemedim. Yada çok iyi bildiğimden, duvarlar vardı görmedi ötekiler. Sızladı içim. Günlerce sızıyla baş etmeyi denedim. Olmadı, sızının kendisi oldum. Öğrendiğim yerde bekleyen şey, yine yaşamayı öğrenmek oldu sızlayan yanımla. Ve yine en başa döndüm. Hani eskilerin dediği gibi acıya acı katmak misali, gülümsememe sızıdan kalma çizgileri ekledim. Yine de görmedi bazı göz, duygusuz saydı. Bazısı fazla gördü acımasız yaptı. Oysa hepsi duyguydu içimden çıkan.
Yürek bir zaman baktım ki sessizce sızdırıyor içindekileri, dayanamamış. Bazı gün göz yaşı, bazı gün açık bir yaranın kanaması. Neyle ölçülüyor sevdanın miktarı. Dil yetmiyor mu kelimeye büründüğünde. Yada baktığın yerde delmiyor mu göz yüreği? Her neyse, ben en çok sızılarımla ölçtüm sevdalarımı. Sandım ki içim sızlamadan olmaz. Aşk yaradan bağımsız yaşanmaz.
Sen geldin, tüm doğrularımı alt üst ettin. Çünkü biraz ben gibiydin. En çok o sızlayan yerlerin acıtıyordu sana dokunan tenleri ama sen acımıyordun. Görmüyordu başkaları, bu yüzden bildiğim şey sadece duvarların oldu ilk günlerde. Biraz ben gibi. Sevdalı bakmaya can atan bir yürek varken içinde sızılar kapatıyordu. İşte o gün yüreğin yüreğime değdiğinde aktı içinden bir şeyler içime. Senin yazgım olduğunu o gün anladım. Ve ben seni en çok sızılarını anlayabildiğim için sevdim. Yaşamı başa sardığım yerde senle yürümeyi seçtim. Bilirim sızlar için ve benim içimden geçer izin. Sızlarım, aşkı senle temize çekmeye korkmam. Tek bildiğim zaman. Anladığım kadar yakınsam, bilirim anlaşıldığını görmektir seni aşkta tutan.
Şimdi biliyorum sevdamın miktarını ölçmeyi...
Sözüm bitti
Şarkılar aşkı yad ettiriyor şimdi
Dudağımda eksik bir gülümseme
Kalbim sızlıyor gizli gizli
İnancım değişti
Sessiz kalmaya çalışıyorum. Soğuk ve yağmurlu bir Pazar gününün sonunda okuduğum kitapları, yazdığım yazıları derleyip topluyorum. Sessizliğim sürüyor bu arada. Çalan telefonları açmıyorum. Sana benzettiğim siluetler, kulağıma gelen sana ait sesler yordu beni gün içinde, ondan bu sessizliğim. Bir tarafım ara diyor, diğer tarafım dur. Duruyorum, çünkü ararsam kelimeler saldırgan ve suçlayıcı olacak galiba. Eskiden kalma sana dair notlar çıkıyor karşıma çalışma masamdan. Yırtıp atıyorum yarım bir gülümsemeden sonra. Saklamaya gerek yok, devamını getirmeye de. Dedim ya sessiz kalmaya çalışıyorum.
Ben hiç bu kadar zorlanmadım biliyor musun. Ben hiç bu kadar uzakta olmak istemedim. Ben hiç bu kadar kendimden verdiğimi, kendimi yok ettiğimi fark etmedim. Seni, beni ve aramızdaki her şeyi gözden geçirirken gördüm bunu. Biz’e haksızlık etmemek için kendime etmişim. Sen bencil bir tavırla tutmuşsun beni yakınında. Buna kendine göre hikayelerin var biliyorum ama gerçekler değil. Sınırları iyi çizilmiş bir ilişki yarattığımı sanmışım. Yükün çoğunu sırtlanmışım, bugüne kadar başarıyla gelmişiz. Gerçeklikte ne var diye kendime soruyorum. Ne bir adım atacak halim kalmış, ne de yüreğimdeki aşka inancım. Bakma bana öyle, ötesi yok.
Bana zaman ayırmana ihtiyacım var sevgilim. Biliyor musun ilk defa sana çok samimi bir cümle kurmuştum. Son günlerde belki de en çok ihtiyaç duyduğum şeydi bu. Zaman. Ne garip kavram değil mi. Bizim verdiğimiz bir anlam oysaki. Benim için ne kadar da yüklü, hüzünlü şu sıralar. Hatalarımla yüzleştiriyor beni. Keşke demeye başladım galiba. Konuşmaz olmuşum, anlatmaz olmuşum, seni anladığımı sanıp sorgulamaz olmuşum. Aşk neresindeymiş bunların gören var mıdır, ben kaybettim. Koşulsuz bir sevgim vardı benim. İnancımın kaynağı yüreğimdi. Şimdi, şu an’da, bu satırları yazarken yada, yüreğim taş sanki, soğuk. Gözlerimin yangını dün geceden, belki önceki, belki daha da önceki. Son günlerde ben hep ağlıyordum sevgili. Bugün ağlamadım. Acımasına rağmen gözbebeklerim, ağrımasına rağmen yüreğim, bugün ağlamadım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!