Hayatımın kaynağısın sevgilim
Aramızdaki sezgisel iletişim bundan
Izdırabın da kaynağıydın biraz
Kendime gülüşüm olgunlaştığımdan
Dünyanın en güzel duygusunu sorsalar
Seni sevmek derim tereddütsüz
Bu bekleyişin adı umut
Bu bekleyişin adı aşk
Sakin ve sabırlı bir hal içindeyim
Kalbimin atışı bile gülüşüme eş
Sevgili demek dilime bayram
Hep orda kal dediğin yerdeyim
Sırlarımı sakladığım gizli bir kutuydu gözlerin,
Çoğu kez ötesindekileri sen bile bilmezdin.
Sözcüklerin yetmediği yerlerde dile gelirdi gözlerin,
Söyleyemediklerini bir ben anlardım.
Büyük, sonsuz ve koşulsuz bir aşk bırakmıştım gözlerinde,
Her gidiş gelişte orda olduğunu bilmek iyi gelirdi,
……..,
nokta koyayım ben boşlukları sen doldur çünkü söylemlerim tekrarlanacak
yerine ne kadar başkası denesem de yürek almayacak
bu geceler, bu şarkılar maalesef sensiz olmayacak
kendimce yazacağım, özleyeceğim belki senden ses çıkmayacak
varsın olmasın her şeye rağmen sevgim duracak
Beyoğlu’nda eski bir Rum binası. Yüksek tavanlı, ahşap döşemeli. Ayakkabının tahtayla buluştuğu yerde çıkardığı ses yankılanıyor tüm koridorda. Garip bir hüzün kokuyor duvarlar. Kaç yıl geçirmiş, kaç hayat görmüş diye düşünüyor insan. Masa başındayım. Arka sokağa bakan pencereden korna seslerini duyuyorum aceleci arabaların. Soğuk bastırdı. Kar arada atıyor yağmur arasından, üşüyen ellerimi ısıtıyorum kaloriferde. Ambulans sesleri duyuyorum sonra. En yakın hastane neredeydi, evet şimdi hatırladım iki sokak aşağıda. Umarım yetişir hasta bu kaotik sokaklardan geçip hızlıca.
Düşünüyorum. Saatin ilerlediğini görüyorum bir tek. Her vuruşta zaman da ilerliyor. Özlediklerimin sızısı burnumda sanki. Ya da kurduğum hayallerin gülümsemesi yüzümde, son birkaç gündür yaşananları düşünüyorum. Eski dostlarımı gördüm de. Nerden nereye geldik konuşmaları parmak hesabı yaptırıyor yaşa. Yok işte, yetmiyor artık iki elin parmakları tanıştığımız zamanlardaki gibi. Yaşlanmak mı demeli adına, yoksa olgunlaşmak mı. Samimiyeti çıkar sanan insanları düşünüyorum sonra, sözde arkadaşlarım. Yazdıkları satırlar, söyledikleri sözler sıralanıyor ardı arkasına. Ben galiba çocukluktaki saflıkla dostluklarına inanmışım, şimdilerde anlıyorum. Zamanı gelmiş demek ki hayatımdaki ilişkileri temize çekmenin. Buruk bir sevinç içindeyim. Buruk evet. Önünde yalancı da olsa, dostluk adınaydı paylaşımlarım. Bu kadar vefasız olamıyorum işte yaşananlara.
Dün geceydi. Yorgun bir günden ve hüzünlü sohbetlerden sonra eve vardığımda aldığım notunu anımsıyorum. Mucizevi bir heyecanı gözyaşıyla karşıladım. Düşününce şu an bile içim titriyor. Biliyor musun sevdiğim, tam da yazdıklarını gördüğümde varlığın için ne kadar şanslı olduğumu söylemek geçiyordu içimden. Eş zamana düştü yine mucize şekilde senden gelen. Çok özledim seni çok. Şöyle çok o’lu bir özlem ama. Yokluğunda bile hayatın bu kadar sen olması ne güzel. Seni yazmak, seni düşünmek tanrının lütfü gibi. Üşüdüğümde yüzümün kızarması bile senle ilgili heyecanlarımı anımsatıyor. Ya da Beyoğlu’nun geçmişin yükünü taşıyan hali. Bize dair anılar da var çünkü o taşları arşınlayanlar arasında. Acıya bulaşık haz benimki. Biraz mazohistik sanki. Aşk tanımlamalarını bile değiştirmeyi düşündürecek bir narsistim belki. Her şey sen olsun istiyorum şu hayatta. Gözümün gördüğü, elimin dokunduğu, kulağımın duyduğu; her şey sen.
Bugün de susacağım sevgilim
Ama bil,
Ardı arkası kesilmiyor iç sesimin
Kime ne,
Karışıyor yürek gizlerimize
İhtiyaç var mı başkasına dilenmeye
Askıda zaman..
Adımlar ileri de geriliyor aşk ilk nesne ilişkisine..
İki büklüm içime döndüm geceye kapanan papatya gibi..
Öğretiler dokunuyor alakasız yerleriyle bize..
Askıdayız biz de..
Bir yalana tutunmuyorsam
Gerçek sandığım şeye dokunamayışım neden
Üzüntüm şimdi gidemeyişimden değil
Eskisi gibi hissedemeyişimden
Beni ağlatma demiştim sana
Kaydın bak saltanatın sonsuz sandığın yüreğimden
Seyre sefa kattım da yoktun yanında
Gözümden sakındığım yaşım, şimdilerde bal tadında
Bir saniyenin en kısa anında yüreğimden geçtin de yüzüm bahar dalında
Sevgiden yana sözüm olmaz el önünde, içimdedir isyanlarım
Yolları arşınlarım, ayak yorgun düşmez peşinde
Şimdi sen aklıma düşersin de aynı anda geçer miyim bende buğulu buğulu gözlerinden.
Farklı bir duyguda buluşmuyor olmanın verdiği tınıydı bizi yakın tutan.
Zaman ilerlerken ağırdan almak hoşumuza gidiyordu yaşanacakları.
Paraleldik.
Zaten aynıydık bir bakıma.
Gerek yoktu koşturmaya duyguların ardından.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!