Rüyaların kapıları uykuda açılırdı
Asırlar sığardı gölgede saniyelere
Düş müydü gerçek miydi?
Gördüklerimden uzun bir şerit
Aklımın otobanlarında çiziliyordu
Hangi odalar benimdi
İç sus pus olmuş
Bakıyorsam dünyaya sessiz
Bu benim suçum değil
Alıp başımı gitmek istiyorsam
Bu benim suçum değil
Özgürlüğü satmayın
Sonu belirsiz bir birliğe
Şehitlerimizin kemikleri sızlar
Küfrettirmeyin atalarımızı özümüze
Zaman değişirde
Düşman değişir mi özünde
Örtmeyin üstümü
Varsın soğuk işlesin yüreğime
Bu gece yıldızları görmek istiyorum
Müsaadenizle
İzin vermeseniz bile
Gene göreceğim
Nereden tanıyordum
Seni bilmiyorum
Sonbaharın yağmurundan
Kaçarken sığınmalık
Otobüs duraklarının yamacında
Gözüm takılmış olabilir miydi?
Ölmek miydi özgürlük
Solmak mıydı küskünlük
İki arada bir derede
Geçirilmiyordu hayat
Sadece geçtiğini sanıyorduk belki de
Kısıtlı, sınırlı ve sinirli bir zaman
Kalbin kalbe bakarken utanmasıydı
Yürek deviren kırmızılıklar
Ellerimden süzülüp giden
Bir kasım rüzgarıydı
Bu kırmızılıklar bu mevsime ait değildi
Bir baharı ararken
Düşüyordu
Kırmızının sancılı kalesi
Siyah kesme bakışlı silahla
Vuruluyordu gönül
Küsüyordu kendine bile
İç dış kanıyordu
İki dağın arasında güneş doğmaya başlamıştı.
Bulutlar öyle kaplamış ki gökyüzünü
Güneş kaçamak yeryüzüne sızdırıyor gibi bırakabiliyordu ancak ışıklarını
Yeryüzüne uzanan ince uzun ışıktan yollar oluyordu
Büyük bir ovanın kenarında büyük bir akarsu vardı
Kıvrılmış kedi gibiydi şekli
Tabiî ki içerde birisi vardı
Hiçbir ürkme belirtisi göstermemiştim
Evin o nem kokan tabiatla karışık havasını
İkimizde teneffüs etmiştik
Evde yapacak çok iş vardı
Acilen yaşanılır bir alana çevrilmesi gerekiyordu




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!