Herkesin derdine merhem olan ben
Kendi kendime nâmahremdim herhâl
İçimden kan ağlayıp dışarıya gülerken
Gaddar bir intihârı arzuluyordum derhâl
Bugün bir karınca yuvası bozdum.
Ezildim, büküldüm, un ufak oldum.
Özüme dönmek istedim, toprağa.
Yalan dünyadaki gerçek uçmağa.
Dostuyum diye geçinenlerin dahî şiirlerini okumadığı bir şâirin kaybolmuş hâtıra defterini buldunuz, tebrikler..
O defterden bir alıntı:
"Hiç alınır mıyım?
Veyâ küser miyim, darılır mıyım?
Elem ile dolu bir hayat insanı heder eder.
Dolu bir hayat arzularken mahveder bizi kader.
İnsanı mahveder gönlündeki dert cidden kederse.
Heder eder bizi kader, kederse daha da beter.
Sigaramın son soluğu, ellerim titriyor.
Bacaklarım birbirine vururken,
İki büklüm oluyorum kaygılarımla.
Beynim iflâsın eşiğinde.
Tanrı katında bir seminerdeyiz.
Kendi kendine konuşuyor bir adam.
Herkes bir gün ölecek, her şey gibi mutlaka.
Hep gözyaşı dökecek, hem sâhi hemse şaka.
Kimi öldüm bilecek, soramadan ki neden?
Soran acı çekecek; lanet câni köhneden!
Ey! Nebiler Şehri, Kudüs; kutsalımız.
Gerekse uğruna, dökülsün kanımız.
Her bir zerrene fedâ olsun başımız.
Yeter ki zâil olmasın hak dâvâmız.
Üstü başı yırtık, her yanı kir ve kan;
Kimin elinde ipin, be hey hâin?
Ne yazar, görse kaderini kâhin?
Mal mı, mülk mü, makam mı ilâhin?
Kuklasısın ne olsa sahibinin!
İlk sahibine baktı, sonra bana.
Kum taneleri gibi ağır ağır akıp geçer hep zaman,
Ummadığın bir anda, ummadığın taş gibi baş yaran.
Meğer eksilir heceler, birer birer satırlardan,
Sanki anlayacak, vakti çok değerli okuyan.
Anlasa ne yazar, yoktur hiç geriye kalan,
Aklında bile, hep en uç doruklarından.
Hey! Bana bak küskün çocuk.
Mâvi gözün, inci boncuk.
Her ne derdin varsa böyle,
Aslâ çekinmeden söyle.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!