Cübbeli Enes Hocaefendi der:
"Evvelâ sükût ve âhirân külût!"
Külût nedir sorgular bilmeyenler:
"İlk önce sus, daha sonraysa konuş!"
Enesçe'de böyle meale girer.
Hayaller ülkesinin latif yağmurlarının altındayım,
Ülkesinin hudutlarını bilmeyen Hünkâr'ın yurdunda,
Latif bir lerze ile üşüyerek lâl lâl ağlamaktayım.
Yağmurlarının râyihasına bir ben mi, hayrân Hünkâr da,
"Altındayım Hülyâ'm" diyor, "Ben dahî o yağmurun altında"...
Ne kendim olabilirim ben
Ne kendimden kaçabilirim
Zincirlere vurun beni
Her an intihar edebilirim
Bu gece çıkar belki son nefesim
Neden mi, bilmem.
Bugüne kadar; sırf kendi isteğimle,
Sırf kendi şahsî çıkarlarım hasebiyle
Kalkıştığım
Lüzûmsuz -veya fazla lüzûmlu gereğinden-
Olarak tanımladığım
Uğraşlardan, abes amellerden
Neden kâle alınmaz hiçbir sözüm benim.
Hâlimi anlatmak istesem dönmez dilim.
İstikâmetini kaybetmiş mültecîyim.
Bırakmayın elimi, istirhâm ederim.
Belki de canımdan bile çok sevip sayıp,
Hey hancı, nolur aç kapıyı.
İhtiyacım bu mu, panzehir?
Kim yıktı o malum yapıyı?
Göz yaşım kıpkızıl, kan zehir.
Bugünü sana ithaf ediyorum sevdiğim
Bugün seni sevdiğimi itiraf ediyorum
Kalbimin kırmadığın birkaç parçasını
Binbir meşakkatle toplayarak sana geliyorum
Yüksek makamına alır mısın beni sevdiğim
Arzuhalimi tasdik eder misin
Her insan gibi sağlıkla yaşamak isterdim...
mi? Sanmıyorum! Peki tanrılar beni dinler mi?
Evet, öyle sanıyorum. Pek ömrüm kalmamış...
Yaşadığımdan biraz daha fazla,
Yaşamadıklarımdan biraz daha az.
Bir karanfildim, dalında koparılmayı bekleyen.
Cılız ve güçsüz, solup da unutulmayı dileyen.
Gayet vahimdi ahvalim, yoktu hiç beni dinleyen.
Mecalsiz bir karanfildim, gözyaşlarımı gizleyen.
Herkesin derdine merhem olan ben
Kendi kendime nâmahremdim herhâl
İçimden kan ağlayıp dışarıya gülerken
Gaddar bir intihârı arzuluyordum derhâl
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!