Bu sabah uyandım, kahvemi yudumluyordum.
Gözlerim, gazetedeki başlığa takıldı.
Ağır ağır ama yüksek bir sesle okudum.
Mevzu bahis mahlûkâtlar acabâ nasıldı?
Derken, yükseldi radyodan muhâbirin sesi:
Gülümsüyor olabilirim ancak
Hâlâ daha dipsiz bir çukurdayım.
Yaralarımı yok mu hiç saracak?
Ben, yalnız hâlde üşüyen bir ayım.
Gülümsediğime bakmayın sakın,
Doludizgin dalgalara bıraksam kendimi
Ve kıyıya vursam doludizgin dalgalarla
Serkeşçe
Kimselere anlatamadığım bu derdimi
Koyuversem uzaklaşıp gitse dalgalarla
"Cühelâ, yobaz sohbetleriniz mi, çok kırinç.
Hattâ öylesine pis ki öylesine tiksinç.
Modern konuşalım, dolsun içimize sevinç.
Nasıl olsa çürüdü o dil, değil artık dinç.
Kulaklarını aç, dinle; iyice ol fokus.
Ferhanım seninle, yalnızca gözlerinle.
İki çift söz söyle, n'olur gitme kininle.
Zehir etme sakın, kırma beni dilinle.
Kal biraz yanımda, dayanamaz bu kalbim.
Ve yalan söyledin, bizi önemsemeden.
Sitemim sana değil tıkırtına.
Yalnızca içimde kopar fırtına.
Vur kamçını bu zalimin sırtına.
Doğmaz güneşler bir daha, ertele.
Güneşin feri mi sönmüş bu ne hâl?
Yürüyorum, ellerim cebimde yürüyorum.
Adımlarım ağır ağır ve ürkercesine,
Çünkü bir yağmur yağıyor ve ben üşüyorum.
Bir rüzgar esiyor, işliyor iliklerime.
Üstümde ince keten gömlek, zarifcesine.
İstikâmeti meçhûl hâlde yürüyor,
Yol kenarında başıboş hem de bir genç.
İstemsizce ayaklarına uyuyor.
Aslâ göstermiyor hiçbir şeye direnç.
Kaybetmediği sâdece bir şey kalmış,
Tabiî herkes kendince bey, ağa, pehlivan.
Birkaç sallama ûnvân ve dahî falan fistan.
Üstâdı yoktur daha âlâ üstüne olan,
İlhamdır mutlak hakikât mal-û makâm yalan.
İnanmayan kim ola, ilhamı tanımayan,
Elbette kolay, öyle bir ânda çekip gitmek.
Zor olan, birlikte konuşup anlaşabilmek.
Dertlerin üstesinden beraber gelebilmek.
Yoksa gitmek zâten kolay, aslâ değil ki zor.
Zor olan nedir, bilmem acabâ anlar mısın?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!