Sen aşkı çantada bir keklik mi sandın?
Aşk bedel ister, sen pas geçtin, yandın.
Anlatıyorum ama bak hâlâ anlamadın;
Kendi yalanına en çok da sen kandın.
Gözlerin göğe kafa tutan mavi;
Buradayım, ben varım, der gibi.
Griye dönerken dünyanın rengi,
Sen hâlâ kankam, kır çiçeği gibi.
Yara mıdır, sessizce akan içe?
Saklanılır mı acının gölgesinde?
Ay mı sorar, gece unutur mu yoksa?
Kim ısıtır yitik düşleri koynunda?
Parmaklar kayar camda,
Gözler yorgun akışta.
Dünya cebinde, iyisin
Ama durmuş gibisin.
Ses, boğazda takılı-
Söz, kalbimde saklı.
Çözemedi hiç kimse,
Bir düğüm yüreğinde.
Geçmiyor artık derin,
Zamanın nabzı durmuş bileklerimde;
Ecel terleri döküyorum ben geceyle.
Gözlerimin ucunda titreyen karanlık;
İçimde kimsenin görmediği mezarlık.
Gözlerini henüz kapatmıştı ki dünya;
Ay yorgunluğunu anlatıyordu yıldızlara.
Sessizlik nöbetindeydi sokak lambaları;
Bir ses, geceye günaydın diyerek fısıldadı.
Bastığım her taş, neden bana ait değilmiş gibi?
Ruhum uçarken, kim bağladı ayak bileklerimi?
Gökyüzü çağırıyor beni renk renk ihtimallerle;
Bir ben miyim, yürüdükçe eksiltilen kendine?
Sesimin sustuğu yerde başlar kelâm,
Toz olur zaman, benden gelsin selam.
Görünmez bir kapı açılır sükûtta,
Adımı unuturum, kim olduğumu da.
Kaç kere denedin,” boşver” lerle kalmayı?
Kaç gece yuttun içindeki fırtınayı?
Kaç parçan eksilirken içinden,
Kendinden bile vazgeçtin bazen…
Kaç kere sildin kendini,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!