içimdeki atın şah damarında patlamaya hazır bir koşu...
koştur beni
kavruk bir benizle suya doğru
elinden dikeni alınmış bir gül gibi savunmasız
Zehra
Canhıraş yangınlardan önce
Utanıp küçülen ellerim vardı, cılız
Cılız yani duymanın sağır kaldığı
Ben cambazıydım görmezden gelmenin
Mahalle bakkallarında, perde arkalarında
Ve çıldıralım yarım gönüllü akılla
Kavuşalım gömlekte ünsiyet
İdrak edelim çırpınmanın mahiyetini
Bilelim gitmek yuvasındaki sıcaklığı
Açalım ellerimizi dokunursa telaş
Ve demeyelim ‘ napcaz napcaz‘
biz, sona yürümekle meşgulüz
kelime i tevhid tutup da elimizden
yola savurdugunda bizi..
Kırıldı halka, yayıldı sîretine ayna
Sızlıyordu zamanda mülâki ve lâhza
Ey sesine kuşların tünediği
Elvedaya binecek son ürperti... Çok İyi Çok Çok İyiii